Pamuk Üreticisini Zor Günler Bekliyor

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal tarım politikalarında düzenleme yapılmasının ve pamuk çiftçilerine destek verilmesi için çağrıda bulunan Sarıbal,

Önemli bir tarım ülkesi olan Türkiye, özellikle AKP döneminde, bu özelliğini hızla kaybetmeye başladı.
Türkiye, plansız, programsız tarım politikaları sonucu, bütün tarım ürünlerini ithal eder, birçok üründe ise ithalata bağımlı hale geldi. Tarım girdilerinde ise tamamen dışa bağımlı konumunda.
 
Üretimin arttırılması ile ithalatın önüne geçilebilir Bunun için de doğru bir üretim planlaması ve çiftçinin ürettiği üründen para kazanması gerekir. Oysa günümüzde ülkemiz çiftçisi ürettiğinden para kazanamıyor ve her yıl biraz fakirleşiyor, borç batağına saplanıyor. Bugün sisteme kayıtlı çiftçinin 100 milyar lira üzerinde borcu var.
 
Bir tekstil ülkesi olan Türkiye, pamuk ithalatına da önemli paralar ödüyor. Oysa Türkiye kendi pamuğunu üretebilecek hatta ihraç edebilecek durumdadır.
 
Dünyada az sayıda ülke ekolojisi pamuk tarımına elverişlidir.  Dünya pamuk üretiminin %80’ine yakını Türkiye’nin de içinde bulunduğu az sayıda ülke tarafından gerçekleştirilmektedir.
2017/18 sezonu tahminlerine göre dünyada en çok pamuk üreten ilk beş ülke sırasıyla; Hindistan, Çin, ABD, Pakistan ve Brezilya olmuştur. Tüketimde ise ilk beş sırayı Çin, Hindistan, Pakistan, Türkiye ve Bangladeş almıştır.
 
Dünya pamuk tüketiminden en büyük payı 8,1 milyon ton (yüzde 31 pay) ile Çin almakta; bu ülkeyi Hindistan ve Pakistan izlemektedir. Türkiye ise tahmini olarak 1,5 milyon tonluk tüketim değeri ile en çok pamuk kullanan 4’üncü ülkedir.
 
Pamuk, ekonomik olarak yarattığı yüksek katma değer nedeniyle önemli bir stratejik üründür. Ana ve yan ürünleri ile pamuk;
Çırçır sanayi, iplik ve kumaş sanayi, tekstil, hazır giyim sektörü, yağ sanayi, yem sanayi, kâğıt sanayi, bio-yakıt sanayi, kimya sanayi, tıp, kozmetik sektörü için önemli girdi sağlayan bir endüstriyel tarım ürünüdür.
 
Ülkemizde uygulanan tarım politikaları nedeniyle üretim maliyetlerinin yüksek olması, üretim yapılan Ege ve Çukurova bölgelerinde alternatif ürün çeşitliliğinin fazla olması ve ABD gibi ülkelerin uyguladığı politikalar sonucunda pamuk ekim alanları zaman içerisinde daralmıştır.
 
AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından itibaren pamuk ekim alanları hızla daralmıştır. 2002 ile 2016 yılları arasında pamuk ekim alanlarındaki daralma yüzde 42’yi geçmiştir.
 
2002 yılında 7.2 milyon dekar olan pamuk ekim alanı, 2016 yılına gelindiğinde %42.3 düşüşle 4.2 milyon dekara inmiştir. 2017 yılındaki pamuk ekimi nispi bir artış göstermesine rağmen 2002 yılına göre %30.4 daha düşük ekim alanı anlamına gelmektedir.
Bu düşüşün temelinde yatan nedenin arz fazlası olmadığı bilinen bir gerçektir. Yeksek pamuk talebine rağmen, pamuk ekim alanlarındaki düşüşte, girdi maliyetleri başta olmak üzere, uygulanan hatalı ekonomik ve tarımsal politikalar temel belirleyici olmuştur.
 
Özetle; 2002 yılında 721 bin hektar alanda pamuk ekimi yapılırken, her yıl ekim alanları azaldı. 2005 yılında yaklaşık 547 bin hektar, 2010 yılında 480 bin hektar, 2015 yılında 434 bin hektar alanda pamuk üretimi yapıldı. 2017 yılında 639 bin hektar alana çıkan ekim alanları 2018’de 580 bin hektar alana düştü.
  
Yukarıdaki verilere göre 2002 yılına göre; pamuk lifi üretimi 2016’da %23,5; 2017 yılında ise %10,7 daha azdır. Keten ve kenevir lifi üretimi ise neredeyse sıfırlanmıştır.
 
Türkiye’nin pamuk ihtiyacına göre üretiminin çok gerilerde kalması, Türkiye’yi pamukta dışa bağımlı kılmaktadır. Üretim ve tüketim arasındaki makasın kapatılması gereği bulunmaktadır.
 
2002-2017 yılları arasında pamuk lifi ithalatında ciddi bir artış yaşanmıştır. 2017 yılındaki ithalat rakamı dolar bazında 2002 yılına göre %237,22’lik artış göstermiştir.
2002-2017 döneminde pamuk ithalatı için ödenen toplam tutar 19.5 milyar doların üzerindedir.
 

ÜRETİCİ YİNE ZORDA

Pamuk ekim alanları ve lif pamuk üretimi son iki yıldır artış eğilimi gösterdi. 2017 yılında pamuk ekim alanı bir önceki yıla göre 420 bin hektardan 560 bin hektara çıktı. Lif pamuk üretimi de 700 bin tondan 850 bin tona ulaştı. Bu yıl 1 milyon ton bekleniyordu ama beklentilerin gerçekleşmeyeceği ve 900 bin tonlarda kalacağı tahmin ediliyor. Pamuktaki bu kısmi artış, umutları canlandıracakken, son gelen haberler, pamukta kara bulutların toplandığını gösteriyor.
Geçen yıl hasat döneminde kilosu 6.5 liradan alınan lif pamuğun fiyatı daha sonra artarak Temmuz’da 11 lirayı geçti. Fiyat artışı, üreticinin pamuk ekimini artırmasında önemli bir faktör oldu. Bunun sonucunda da 1 milyon ton lif pamuk üretilmesi öngörülüyordu. Fakat ekim alanlarındaki artışa rağmen, iklim değişikliğine bağlı olarak verim düşük oldu. Ulusal Pamuk Konseyi, ülke genelinde 1 milyon ton olan üretim hedefini 900 bin tona çekti.

Sezon başında Söke Tariş Pamuk ve Yağlı Tohumlar Tarım Satış Kooperatifi lif pamuğun kilosu için 11 lira 50 kuruş alım fiyatı açıkladı. Fakat verimdeki kaybın yanı sıra fiyatta da önemli bir gerileme yaşandı. Son iki ayda lif pamuk fiyatı yüzde 30 geriledi. Tariş açıkladığı fiyatı revize etmek durumunda kaldı. Şu günlerde Söke’de lif pamuğun kilosu 9 lira seviyesinde. Üretim maliyetleri artarken pamuk fiyatının düşmesi üreticinin bu ürünü zararına satması anlamına geliyor.

KRİZ SANAYİCİYİ, SANAYİCİ ÇİFTÇİYİ VURDU

Ege’de pamuk hasadı tamamlandı. Şanlıurfa’da ise sürüyor. Ancak pamuğa talep düşmüş durumda. Çiftçi satmak istiyor ama alıcı yok.Lif pamuk hem (yağ için) pamuk çekirdeğine olan talep düşmüş durumda. Faizler yüzde 40’ların üzerinde ve sanayici hammadde alımını neredeyse durdurdu. Sanayici haftalık, aylık ihtiyacı kadar pamuk alıyor. Bu durum pamuk fiyatını düşüren en önemli etken.
 
Dövizdeki yükselme yerli ithalatı zorlaştırınca yerli pamuğun fiyatı cazip hale geldi. Yurt dışında 11 lira 50 kuruş olan lif pamuk, Türkiye’de 9,5-8,5 lira. Kütlü pamuğun kalitesi ve lif randımanına göre çiftçinin eline 3 lira 50 kuruş civarında bir para geçiyor. Tekstilci için cazip olan bu durum artan faizler nedeniyle yeterince değerlendirilemiyor.
 
Lisanslı depoculuk ve elektronik ürün senedi uygulamasının pamuk fiyatlarında ve piyasasında istikrar sağlanması bekleniyordu. Çünkü uygulamadaki desteklerden kooperatifler yararlanamadı ve kooperatifleri lisanslı depoları sadece “depo” olarak kullanabildi. Bu durumda da üretici hasattan sonra ürününü düşük fiyattan satmak zorunda kaldı.
 

NE YAPMALI?

 
Kütlü pamuk için daha önce açıklanan kilo başına 80 kuruşluk destekleme priminin en az 1,5 liraya çıkarılması ve hemen ödenmeli.
Üretici örgütleri olan kooperatiflerin lisanslı depoculuk uygulamasında sunulan destekten yararlanmaları mutlaka sağlanmalı.
Üreticinin lisanslı depoya koyduğu çırçırlanmış lif pamukların karşılığı alacağı elektronik ürün senedinin “desteklemeye esas belge” olarak kabul edilmesi için prim tebliğinde değişiklik yapılmalı.
Mazot, gübre ve ilaç gibi ithalata bağlı girdiler artan döviz kuru nedeniyle çiftçinin kullanamayacağı seviyelere geldi. Bu konuda çiftçi desteklenmeli, girdi fiyatlarında indirim veya prim desteği verilmeli.
Sanayicinin hammadde temininde ucuz kredi kullanmasına imkan tanınmalı.
Gerekli destekler sağlanmaz ise, çiftçi üretimden vazgeçecek, hem pamuk üretimi hem pamuk üretim alanları düşecektir.