Bursa’da “Uluslararası İbnü’l Cezeri Paneli”ne katılan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, burada yaptığı konuşmada, “Sizin en hayırlınız Kur’an-ı kerim öğrenen ve öğreteninizdir hadisiyle müjdelenen idealin neticesinde ortaya konan kadim ve bereketli müktesebatın günümüz ilim dünyasıyla buluşması, etraflıca istişarede bulunmayı öncelikli olarak hak etmektedir. Bu itibarla, her biri alanında uzman ilim adamlarımızın, İbnü’l-Cezerî ve onun kıraat ilmindeki yerine dair konuları burada etraflıca ele alacak olmalarının, ilm-i kıraat alanındaki önemli bir ihtiyaca cevap vereceğini ümit ediyorum. Osmanlı döneminde Kur’an ilimleri içerisinde, hakkında en fazla kitap ve risale kaleme alınan konunun kıraat ve tecvit olması, bunun en bariz göstergesidir. Bu çerçevede, Anadolu’daki kıraat eğitim-öğretimi açısından dönüm noktası kabul edilen ve en-Neşr fi’l-Kırââti’l-Aşr başta olmak üzere pek çok muhalled eseri bizlere miras bırakan ve dört gün boyunca burada hayatını, eserlerini, kıraat ilmindeki müsellem konumunu müzakere edeceğimiz İbnü’l-Cezerî’yi minnet ve rahmetle yâd ediyoruz. Diyanet İşleri Başkanlığı olarak elhamdülillah Kur’an merkezli eğitim-öğretim faaliyetlerini, 4-6 yaş Kur’an kurslarından hafızlık eğitimine kadar en doğru metodolojiyle ve alanında yetkin insan kaynağımızla en ideal boyutta icra etmeye çalışıyoruz. Bundan dört sene önce eğitime başlayan Abdurrahman Gürses kıraat eğitim merkezi ve çeşitli dini yüksek ihtisas merkezlerimizde bin civarında kıraat öğrencisiyle bu eğitime devam etmiş olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bu, fevkalade şükrü mucip bir husustur. Hafızlık kurslarımızın sayısı bin 500’lere ulaştı. 70 bin kadar öğrencimiz bu kurslarımızda hafızlık yapmaktadır. Allah sayılarını arttırsın. Her yıl 10 bin kadar hafızımız imtihana girmekte , 7-8 bin hafızımız hafızlık belgesi almaktadır. İnşallah bu sayı gittikçe artacaktır” dedi.
Ali Erbaş sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu meyanda, başından itibaren vurguladığımız ilim geleneğimizin muhkem kalesi ilm-i kıraat, günümüzde başkanlığımızın uhdesinde yer alan aşere-takrib kurslarıyla, aslına uygun bir şekilde sürdürülmektedir. Ancak bütün bu çalışmalara ilaveten, kıraat alanının temel metinlerinin derinlemesine incelenmesini esas alan ve kaynaklara vukûfiyeti daha üst seviyeye taşıyacak kıraat araştırmalarının yapıldığı araştırma merkezlerine ihtiyacımızın olduğunu ifade etmeliyim. Zira kıraat tedrisatı, mushaf imlâsı ve tecvit uygulamalarında görülen birtakım farklılıkların, ilmî kıstaslara dayalı olarak izahı ve sahih olanın ortaya çıkarılması da bu yetkin yolla daha mümkün hale gelecektir. Öte yandan, kıraatle ilgili yazma eserlerin envanterini çıkarma, gerekli görülenlerle ilgili neşir hazırlıkları gerçekleştirme, alanla ilgili akademik çalışmalar yapma ve yapılan çalışmaları destekleme yönündeki hedeflerin de böyle bir yapılanmanın gerekliliğine işaret ettiği izahtan varestedir. İbnü’l-Cezerî özelinde 4 gün boyunca devam edecek sempozyumun istifadeye medar olmasını temenni ediyorum. Cenâb-ı Hak’tan, bu birlikteliğimizi Kur’an’a hizmet sadedinde samimi bir çaba olarak kabul buyurmasını niyâz ediyor, hepinize saygılar sunuyorum”.