Adınız Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı için geçiyor. Bu sizi heyecanlandırıyor mu?
İnsanın isminin bir ülkenin başkenti için belediye başkanı olarak geçmesi elbette gurur verir.
Hevesli misiniz?
Yıllarca belediye başkanlığı, ardından genel başkan yardımcılığı, sonra da bakanlık yapmış biri olarak bu konularda çok hevesli olmamız mümkün değil. Birçok makamı görmüş oluyorsunuz. O makamlara gelip giderken ne hisler taşıdığımızı kendi içimizde daha iyi biliyoruz. Bir yere gelmek kadar, orada iyi işler yapmak önemli. Oradan çıkarken başın dik, alnın açık olarak gidebilmek önemli. Bu ağır bir mesuliyet…
Belediye başkanı olduğunuzda kaç yaşındaydınız?
37 yaşındaydım. O zaman Abdullah Gül Bey Kayseri milletvekiliydi. Babama gelip kız ister gibi ısrarla “Hacı amca Mehmet Bey’i istiyoruz, belediye başkanı yapacağız” dedi. Babamın ilk tepkisi “Oğlum bizim işimiz var, gücümüz var, dükkânımız, tezgâhımız var” oldu. Tabii bu insanlar yokluk görerek büyümüşler, küçük bir esnaf olarak başlamış, işlerini büyütmüş, bütün dünyaları o dükkân olmuş. Siyasete girince ticaretleri geri gidecek zannederlerdi. Kayseri’de dört yıl ilçe belediye başkanlığı, dört dönem de seçimlere katılarak büyükşehir belediye başkanlığı yaptım. Toplamda 21 yıl ediyor ki çok şükür Kayseri tipi belediye başkanlığı modeli sözünü oturttuk. Şimdi de partimizin teamüllerine uygun olarak 81 ilde belediye başkan adaylarını bulmaya çalışıyorum.
Bunu konuşacağız. Ancak yine Ankara’ya dönersek; aday oldunuz, kazandınız… Başkent için ilk ne yaparsınız?
Sizin sorularınıza düz mantıkla cevap verirsem “Ankara adayı oldum” gibi algılanabilir. Bu mantıktan kaçıyorum, çünkü bizim partimizde çalışmaları ben yürütüyorum ama nihayetinde Sayın Cumhurbaşkanımıza milimetrik olarak bütün çalışmaları aktarıyorum. Önümüzdeki günlerde de bütün şehirlerle ilgili siyasi analizleri, belediyelerle ilgili mevcut durumu, olabilecek adayları da sunacağım. Ben eski bir deneyimli belediye başkanı olarak en iyi danışmanlık yaparım aslında (Gülüyor).
LÜTFEN O ARKADAŞLAR ADAY OLMASIN
Peki, gelelim yerel seçim çalışmalarına… Adayınız hangi niteliklere sahip olmalı?
Resmi başvurular bugün başlıyor. Belediye başkan adayı ararken iki kriterimiz var. Biri liyakat sahibi olması. Birçok partinin yaptığı gibi “En çok oyu kim alır” diye bir arayış içinde değiliz. O şehri en iyi kim tanır, bu işi en iyi kim yapar, en ehliyetlisi kimdir; buna bakıyoruz. Bazı şaibeli isimler var ki defosunu biliyoruz, vatandaş bilmiyor, parlak biri gibi görüyor. Onu koyduğunuzda çok oy alırsınız ama biz asla öyle birini koymayacağız. İkincisi biraz da adayımızın yüzü gülsün, kapısı açık olsun istiyoruz. Kimi insan buna müsait olmayabilir, kötülüğünden değil, içe kapanıktır mesela. Ama lütfen o arkadaşlar belediye başkanlığına aday olmasınlar. Dışa açık olmalı, sosyal olmalı.
Bu çalışmalarda kaç kişisiniz?
Başkanlığını ben yapıyorum. 14 milletvekili arkadaşımız var bana yardım eden. Kadın ve gençlik kollarından birer kişi ve doğrudan Cumhurbaşkanımızın yardımcı olarak atadığı 12 kişi. Yanlarında 8-10’ar kişilik gruplarla 81 ili dolaştılar. Bu arkadaşlarımızın çoğu belediye başkanlığı yapmış kişiler. Tüm bu birimlerden gelen bilgiler birbiriyle örtüşüyorsa hiçbir problem yok. Örtüşmüyorsa yeniden incelemeye alıyoruz. Anketlerde manipülasyon var mı, ona bakıyoruz. Acaba arkadaşlarımızın raporlarında duygusallık var mı?
YENİDEN ANKET YAPIP VATANDAŞA SORUYORUZ
Ya aynı ilde birden çok adayda aradığınız özellikler varsa?
Yeniden ankete atıp vatandaşa soruyorsunuz. Sonra komisyona giriyor ve adaylara karar veriyoruz.
İstanbul, İzmir, Ankara’da zorlanıyor musunuz?
Elbette büyükşehirler en zorlusu. Mesela İzmir gibi bir yerde vatandaşın AK Parti belediyeciliğinin tadına bakmasını istiyoruz. Yani bir görsünler. Bu illerde zorlanıyoruz.
İzmir anketleri ne diyor? Şansınız var mı?
Evet, var. Şahsi kanaatim şu: İzmir’deki insanlar daha çok özgürlüklerine, demokrasiye düşkünler. Bu çok doğal bir şey. Özel yaşamına müdahale edilecek kaygısı ön planda gibi görünüyor. Ben bu kaygıyı çok iyi anlıyorum. Nihayetinde ben bir belediye başkanıydım. Gittiğim her mahallede vatandaşın ne dediğini birinci cümlesinden anlarım.
BAZI SÖZCÜKLER KAYGI OLUŞTURMUŞ OLABİLİR
“Ben bu kaygıyı anlıyorum” demek “Hak veriyorum” demek mi?
Yıllardır iktidardayız. Muhafazakâr demokrat bir parti olduğumuz için görüşlerimizi ara ara söylüyoruz ama dışarıda kimsenin özeline karışacak bir fiilin içinde olmadık. O zaman çok ön plana çıkan böyle bir kaygıyı doğru bulmuyorum ben.
“Anlıyorum” dediğiniz için soruyorum tekrar: Bu insanlar bu kaygıyı boşuna mı yaşıyor?
Bazen oraya giden görevli arkadaşlarımızın söylemlerindeki bazı sözcükler özenle seçilmediği için vatandaşta kaygı oluşturmuş olabilir. Bunun örnekleri var. Partimizden giden bazı genel başkan yardımcısı ya da müfettiş arkadaşların o bölgede söylediği küçük sözler, bağlamından kopartılıp “Bunlar bizim her şeyimize karışacaklar kardeşim. Aman hizmet falan bir tarafta dursun, kimse bizim keyfimize karışmasın” gibi bir anlayışın doğduğunu görmek beni gerçekten üzüyor. Siz iş yaparsanız vatandaş sizi seviyor ve İzmirli bunu yaşasın istiyorum. Belediyeler siyaset yeri değil, hizmet yeridir. Belediye başkanı şehrin siyasetini belirlemez. Şehrin geleceğini konuşur, projeler ortaya koyar, projeyi omuzlarına alır, yürütücüsü olur.
Konu hizmetten açılmışken şöyle bir algıya yanıtınızı da merak ediyorum… Sokakta şu cümleyi hangimiz duymadık ki: “Adamlar iş yapıyor, çalışıyor ama…” Bu ‘ama’lı cümleleri siz de biliyor musunuz?
‘Ama’ların gerek genel siyaset alanında, gerekse yerelde ne olduğunu çok iyi biliyoruz. O ‘ama’lar hususunda MYK’da sunum yapmış birisiyim. Vatandaş belediye deyince ne bekliyor, hangi alanlarda şikâyeti var, 10 madde olarak sıraladım. Sayın Cumhurbaşkanımız yakın zamanda 10 maddelik bir manifesto yayımlayacak ve o 10 maddede belediyelerimizin yeni yol haritaları belli olacak. Her belediye başkan adayı, yapacağını ve asla yapmayacağını bilecek. O ‘ama’ları ortadan kaldıracağız.
SEÇİMDE ÖZELLİKLE İZMİR’DE İDDİALIYIZ
81 ile baktığınızda az ya da çok çalıştığınız yerleri saptadınız mı?
Kendi içinde özeleştiriyi acımasızca yapan bir partiyiz. Çok iyi göründüğümüz yerde bile bazen içimizde yerden yere vurur, milletin önünde itiraf ederiz. Bizde “Bu belediye başkanı çok kötü, yanlış işleri var, sahip çıkalım” gibi bir zihniyet yok. Adamın hırsızlığı ayyuka çıkmış, belgeler ortada, İçişleri Bakanlığı operasyon yapmış, belediyenin önünde “En büyük başkan bizim başkan, yedirmeyiz” diye bağırmayız,. Kendi içimizde belediyelerimizi belki de fazlaca yıpratıyoruz.
Daha önce başaramayıp “Bu sefer kesin alırız” dediğiniz yerler var mı?
Var. Özellikle şu anda İzmir’de iddialıyız. O lezzeti tattırıp hizmetlerimizle kalıcı olacağız. Eskişehir, Hatay ve Aydın’da da iddialıyız.
Büyükşehirler üzerinde mutabık kaldığınız isimler?
Birçok şehirde kafamız net.
İstanbul, Ankara ve İzmir’de net misiniz mesela?
Çok netlik olduğunu söyleyemem. Oralarda Cumhurbaşkanımızın takdiri önemli. Biz anketleri, ortaya çıkan isimleri, lehte-aleyhte görüşleri komisyona götürmekle görevliyiz. Bir şehirde kafamız nettir ama öyle bir yeni isim çıkar ki son anda sürpriz olabilir.
Eskişehir’de Yılmaz Büyükerşen’e rağmen iddialısınız, öyle mi?
Niye şaşırdınız? Hocam da olgun bir insan. Gelen arkadaşı tebrik eder, abilik eder. Eskişehirli de kazanmış olur. m Anketler ne diyor, seçmen kararını vermiş mi?
Yüzde 70’i vermiş, ama diğer yüzde 30’u adayı bekliyor.
FİZİĞİ, MÜZİĞİ, YÜREĞİ İYİ OLACAK
Bir örnek verseniz, adayınız kim gibi olsun?
Geçenlerde Kızılcahamam’da sunum yaparken biraz da espri olsun diye arkadaşlara dedim ki “Özetle benim bulacağım adamın fiziği iyi olacak, müziği iyi olacak, yüreği iyi olacak…” O zaman bir bakanımız çıktı, yine espriyle “Teessüf ederim Mehmet abi, bizim önümüzü kesiyorsun. Özellikle kel, şişman arkadaşların önünü kesmiş oldun” dedi. Bunlar espri tabii ama bulacağımız arkadaşın sevilen bir sima olması lazım.
Bunu hangi yöntemlerle belirliyorsunuz?
Kolay iş değil. Birincisi anketler. Bir kurumsal hafıza olması için 5 yıldır anket yaptırıyoruz. Bunlar birbirini doğruluyor çoğu zaman. İkincisi teşkilatlarımızın görüşü önemli. Teşkilat bir belediye başkan adayını sevdiyse onun yanında daha istekli çalışıyorlar. Ya da “Bundan asla başkan olmaz” diyorlarsa bizim bunu ciddiye almamız lazım. Milletvekillerinin görüşlerine de çok itibar ediyoruz. Bir de o şehirlerde teşkilatların hazırladığı raporlar var. Son olarak yerel yönetimler birimi olarak tebdili kıyafet bütün Türkiye’yi tarıyoruz.
YENİ BELEDİYE ANLAYIŞIMIZ DAHA ÇEVRECİ
Yüksek yapılar, Kentsel Gelişim Zirvesi’nde “Maalesef hata yaptık” sözüyle eleştirildi. Hata yaptığınızı düşünüyor musunuz? Ne oluyor, şehircilik anlayışınız mı değişiyor?
Şehirciliğin evreleri var. Zamana göre değişkenlik gösterir. Biz 1994’ten başlayıp bu işi yapıyoruz. Öncelikli olan suydu, kimse binanın yüksekliğine bakmıyordu. Çöp dağlarını eritip bertaraf edebilmek, raylı sisteme geçebilmek önemliydi. Şehrin yenilenmesi, gecekondulardan kurtulması mühimdi. Gözünüz zaten başka bir şey göremez. Orada bir ihtiyaç dahilinde bunlar yapıldı. Ancak herkesi rahatsız eden şeyin bir siluet meselesi olduğunu söylemek lazım, şehre kötülük olarak değil. Bazen özenli davranılmamış oluyor. AK Parti değil sadece; CHP, MHP belediyelerinde de oluyor. İzmir’de yok mu, var… Sadece İstanbul’da değil. Şimdi bunu sınırlayan çalışmalar yapıyoruz. Bundan sonra bizim belediye anlayışımız daha toprağa yakın, daha çevreci, kendi içerisinde enerjisini üretebilen, atık sularını dönüştürebilen bir anlayış.
İTTİFAKA GÖLGE İSTEMİYORUZ
m İki hafta önce MHP Lideri Devlet Bahçeli yerelde ittifakı bitirdiğini açıkladı. Öncelikle bunu nasıl karşılıyorsunuz?
Gerek biz, gerekse MHP’deki arkadaşlar cumhur ittifakına ayrı bir önem veriyoruz. Bu, ülkenin beka meselesidir. Dünyanın hiçbir yerinde PKK gibi bir bölücü örgüt kalmadı. Bizde dışardan desteklenen vahşi bir yapı var. Din kisvesi altında 40 yıldır haince bu milleti kandıran, planlar yapan grup ihtilal yapmaya kalktı Türkiye’de. Bunları dünya yaşamıyor. Bizim kendi içimizde birlik olmamız, CHP’nin de diğer partilerin de bize destek olması lazım. Biz buradaki ittifaka bu yüzden ayrı bir önem veriyor, gölge gelsin istemiyoruz.
81 İLİN 60’INI ALIYORUZ
Gölge geldi mi?
Gelmedi. O konudaki kararlılığımız devam ediyor. O bizim hassasiyetimiz, kırmızı çizgimiz. Ama gönül istiyor ki yerel seçimlerde beraber olalım. Bunu karşılıklı olarak ifade ettik zaten. Ancak bu anlamda kanuni bir altyapı yok. Siz bir şey yapacaksınız ama onun bir altyapısı olması lazım. Cumhur ittifakının vardı.
MHP Lideri’nin konuşması hukuki altyapı sorunundan çok daha fazlasını söylemiyor muydu?
Biz öyle görmedik. Şöyle gördük: O iş sağlanamayınca ne yapalım, herkes yoluna gitsin. Konuşma, hitabet tarzı, üslup her liderin ayrı ayrıdır.
m Salonundaki coşku “MHP’liler bu ittifakı istemiyor” şeklinde okunabilir miydi?
Her partili kendi liderinin konuşmasını coşkuyla karşılar.
Bir iddia da şu: “MHP desteği olmazsa AK Parti bazı büyükşehirleri kaybeder.”
Kendi içimizde yaptığımız çalışmalara göre Türkiye’nin her yerinde varız. En son Cumhurbaşkanlığı seçimi baz alınır ve o seçimler yerel seçimlere uyarlanırsa 81 ilin 60’ında belediye başkanlığını alıyoruz. 6 vilayette kılpayı arkadayız. İyi aday gösterebilirsek 81 ilin 66’sında belediyeleri alabilecek potansiyelimiz var. Gönül ister ki ittifak kuralım, gücümüzü birleştirelim ama olmazsa doğal olarak yarış içinde olacağız.
Yarışta kullanılabilecek sert bir dil ‘cumhur ittifakı’nı yaralar mı?
Dikkat etmemiz gereken şey dil, nezaket, üslûp… Arada arkadaşlarımız şaşırabilir ama biz zarar vermemesi için her şeyi yapacağız.
Özellikle Kürt seçmen dikkate alındığında MHP’nin kararı size yeni yerler kazandırır mı?
İki artı iki her zaman dört etmeyebilir. İttifakın getirileri vardır, götürüleri vardır. Sosyolojik olarak demografik yapıya bakılması lazım.
MHP’nin Melih Gökçek hamlesi siyaseten doğru bir tavır mıydı?
MHP’li arkadaşlarımızın yaptığı hamleleri değerlendirmek bana düşmez. Sadece toplum olan biteni dikkatlice izliyor diyebilirim…
AK PARTİ’Yİ TAKLİT
CHP Ankara’da Mansur Yavaş’ı çıkarırsa zorlanır mısınız? Başka illerdeki muhafazakâr adaylar size oy kaybettirir mi?
Gerçekten içimdeki niyetim bu, kurumsal olarak görmeyin bu sözlerimi. CHP’nin söylem ve eylemleriyle AK Parti’yi taklit etmesi beni çok sevindiriyor. Cumhurbaşkanlığı adayları çıkıyor, durmadan ablasının başörtüsünden, cuma namazlarından bahsediyor, kimsenin dini özgürlüklerine karışmayacağından söz ediyor, müthiş bir şey bu. Zamanında başörtülü kızlara düşmanlık ederek, üniversite kapılarında zulüm çektirenlerin geldiği nokta itibariyle dindarlaşması beni müthiş sevindiriyor. Yakında CHP muhafazakâr aday gösterirse de bundan mutluluk duyarım. Demek ki doğru bir yerdeyiz, onlar da bize yaklaşıyor diye düşünürüm.
Oyunuzu alırlar mı?
Hiç alamazlar.