Sebastiano Venier 1496’da Venedik’te Mosè Venier ile Elena Dönà’nın oğlu olarak doğdu. Mose Venier’in asılları ve yakınları Venedikliler Mora Yarımadası kıyılarını ellerine geçirdikten sonra bu yarımadanın güney ucunda bulunan Çuha Adası (İt: Cerrigo) valileri idiler.
Sebastino Venier gayet sıhhatli ve dinç bir çocukluk ve gençlik geçirdi. Gayet yetenekli, zeki ve iyi düşünür olduğu ve bunun için bir harika deha olduğu bildirilmektedir. Fakat gayet sert, haşin ve aptallıklardan hiç hoşlanmayıp hemen kızıp kızgısını hemen açıkça gösteren bir tabiatı vardı.
İyi bir eğitim gördü. Akademik olarak doktora yapmamakla beraber gayet iyi hukuk bilgisi olduğu bildirilir. Gayet belagatlı olarak düşünceli ve iyi konuşma yapmayı bilmekteydi. Bunun için nispeten genç yaşında hukukçu avukat olarak çalışmaya başladı. Belagatı ve bilgisi ile Venedik hukukçuları arasında iyice tanındı.
Hukuk kariyerinin başlamasından dört yıl sonra Venedik Cumhuriyeti devlet yönetimi kariyerine geçti. Venedik kolonisi olan Girit adasında Hanya şehri valisi olarak atandı ve bu görevde 4 yıl kalıp 11 Ocak 1551’de bu görevden ayrıldı. 1561’de Brescia şehrini “Capitano” adı ile anılan valiliğine atandı. 1564’te Friuli bolgesinde Vendeik Cumhuriyeti devlet sinirlari idarecisi oldu. 1566-1568 döneminde Verona şehri genel valisi (podesta) görevini üzerine aldı. Eylül 1562’de Venedik Cumhuriyeti’nin büyük bir şeref kurumu olan “Büyük Savio Koleji (Collegio dei Savi) (tam tercümesi ile “Akiller Koleji)” üyeliğine seçildi. Sonra Venedik Cumhuriyeti kaleler genel müfettişliği görevine atandı. 1570de Venedik Cumhuriyeti’nde doçeden sonra ikinci gelen devlet hizmeti olan “San Marko Proküratörü (Başsavcı)” görevine getirildi. Mart 1570’te Venedik kolonisi olan Korfu adası genel valisi olarak atandı.
20 Mart 1570’te Osmanlı elçisinin Venedik’te o zamanki Venedik Doçe Pietro Loredan’a sunduğu Kıbrıs adasının Venedikliler tarafından Osmanlı Devleti’ne teslim edilmesi isteğini ihtiva eden ültimatomu Doçe’nin reddetmesi ile fiilen Osmanlı-Venedik Savaşı (1570-1573) başlamıştı. 17 Haziran 1570’te Sebastino Venier resmen Venedik Cumhuriyeti Kıbrıs Genel Valisi olarak atandı. Fakat 350-400 parça gemiden oluşan büyük bir Osmanlı donanması ve taşıdığı 60-100 bin askerlik çıkartma kara birlikleri ile 27 Haziran 1570’te İstanbul’dan ayrılmış ve 3 Temmuz’da Larnaka yakınlarında karaya çıkarak başkent Lefkoşa (Nicosia)’ya doğru yürüyüşe geçmişti. Bunun üzerine Sebastino Venier Kıbrıs’a gitmeden 13 Aralık 1570’te (o zamana kadar bu özel unvanı taşımadan donamaya komuta eden “Girolamo Zane” yerine) Venedik donanmasının başkomutanı olarak “Capitano General da Mar” unvanı ile tayin edildi. Bu görevle Kıbrıs’a gidemeyince Draç kalesini kuşsatmaya aldı. Aynıı zamanda Venedik donanmasını Osmanlılarla bir deniz muharebesi yapmak üzere yeni gemiler ve Venedikli halktan hür olan tayfalarla takviye etmeye çaba gösterdi.
Osmanoğulları ile akrabalığı
Sebastiano Venier’in birinci derecedde kuzeni Paros Adası Hükümdarı olan Nicolò Venier idi. Nicolo Venier’un 1507de Zantano adlı bir Rum kadınla evlendiği; bu kadından Andre Venier adlı bir oğlu olduğu ve yetişen oğlunun da Cecelia Venier-Baffo adlı bir kızı olduğu belirtilmektedi. Çeşillia Venier-Baffo bir deniz setahati yapmaktaa iken korsanlarlar tarfından yakalanaip esir yapıldığı cariye olmak üzere İstanbul’da esir pazarında satıldığı idia edilmektedir. Bu genç ve güzel kızın esir kızın Osmanlı sarayı tarafındana satınalınıp dini değiştirilip Müslüman cariye olarak Topkapı Sarayı’nda Haremde yetiştirildiği muhtemeldir.
Bu çok güzel ve gayet kültürlü cariye kıza Müslüman ismi verilerek Kanuni Sultan Süleyman’a sunulduğu; böylece Kanuni Sultan Süleyman’ın çok bağlı olduğu Hürrem Sultan’ın sarayda ve devlet idaresine olan şahsi nüfuzunun azaltacağı düşünüldüğü iddia edilmektedir. Bu Cecilia Venier-Baffo’nun müslüman adının Nurbanu’ya değiştirildiği; Saray’da Kanuni Süleyman dikkatini çektiği ama Kanuni Süleyman genç ve güzel Nurbanu’yu beklenildiği gibi kendine cariye yapmayıp oğlu şehzade Selim’e cariye olarak verdiği iddia edilmektedir. Nurbanu’nun şehzade Selim’den Şehzade Murat adlı çocuğu olduğu ; II. Selim adıyla padişah olduktan sonra Nurbanu Sultanı başhaseki yaptığı iddia edilmektedir. Sonraki Osmanlı Padişahları III. Murad’ın ve annesi Nurbanu Sultan soyundan gelmişlerdir.