Bursa’da Çocuk İstismarına Karşı Protestosu

Suç skalası içinde vicdanları en çok yaralayan, öfkemizi en çok kabartan, toplumu umutsuzluk ve kedere en fazla sevk eden suçun “çocuk istismarı” olduğunun altını çizen Vildan Özkula, “Çünkü bir suçun kurbanı ne kadar savunmasızsa toplumun suçluluk duygusu o kadar artar. Biz, son yıllarda bu suçluluk duygusuyla çok yüzleştik. Hemen hemen her gün ülkenin dört bir yanından çocuklara yönelik şiddet, taciz, tecavüz haberleriyle karşılaşıyoruz” dedi.

Yaşanan olaylar ne kadar acıysa, bu olayların faillerinin bir bölümünün neredeyse ceza almadan yeniden topluma karışmasının da o denli sarsıcı olduğunu belirten Özkula şunları söyledi:

“Özellikle bazı davalarda suçu sabit olan sanığın “iyi hal indirimi” alması bizlerin öfkesini dizginlenemez boyutlara çıkardı. En son İstanbul Küçükçekmece’de 5 yaşındaki çocuğun cinsel istismara uğraması toplumun her kesiminde büyük bir üzüntü ve kaygı yarattı. Artık insanların canına tak etti. Türkiye; çocuk istismarında üçüncü sıradadır. Yılda ortalama 8 bin çocuk istismara uğruyor. Türkiye’de çocuk istismarıyla ilgili dava sayısı son 10 yılda yaklaşık 3 kat arttı. Rakamlar Türkiye’de çocuk istismarının giderek yaygınlaştığını ve çocuk istismarını önlemek için adım atması gereken yetkililerin bu artış karşısında hiçbir somut önlem almadıklarını görüyoruz!”

Çocuğa yönelik artan istismar vakalarının toplumsal çürümenin de göstergesi olduğunu kaydeden ve bu suçu işleyenlerin aldığı cezaların tek başına sorunun çözümü için yeterli olmadığını vurgulayan Özkula; “Caydırıcı önlemler alınmalıdır. Çocuğu korumak devletin birinci görevidir. Çocuğun her türlü istismarına karşı hemen acil bir eylem planının hazırlanması gerekiyor. Bu utanç tablosundan kurtulmalıyız. Çocuğa yönelik istismarı önlemek hem hukuki hem de insani bir görevdir” şeklinde konuştu.

 

“BU SUÇUN İŞLENMEYECEĞİ TOPLUMU İNŞA ETMELİ”

Özkula, asıl önemli olanın, cinsel istismar suçlarının işlenmeyeceği, bu ihlallerin oluşmayacağı koşulları, toplumsal sistemi inşa etmek olduğunun altını çizerek sözlerini şöyle tamamladı:

“Toplumun her kesiminde farkındalık yaratacak eğitsel, dönüştürücü programları sistematik ve yaygın hale getirmek; çok ciddi politikalar oluşturmak ve uygulamak; vakaları bilimsel veri analizleri temelinde izlemek ve çözümler sunmak gerekmektedir. Bunun için şimdi içinde bulunduğumuz siyasal, ekonomik, sosyokültürel koşulları dönüştürmek, eğitim sistemini yeniden, çağdaş insani değer anlayışı temelinde yapılandırmak gerekiyor. Çocuklarımıza yönelen cinsel, fiziksel ve duygusal şiddetin her türlüsünü kınıyor ve en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyoruz. Aynı zamanda Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Sayın Zehra Zümrüt Selçuk’u görevini layıkıyla yapmaya davet ediyoruz. Caydırıcı yasaların bir an evvel çıkmasını ve önlemlerin alınmasını istiyoruz..