Kalkan ailesinin Soğukkuyu Mahallesindeki evinde geçtiğimiz 14 Mayıs’ta meydana gelen olayda, Dokuz Eylül Üniversitesi Kimya Bölümü öğrencisi Mahmut Can Kalkan, potasyum siyanür ile hazırladığı şerbeti, annesi Fatma ile babası Mehmet Kalkan‘a ikram edip içirdi. Kalkan çifti sıvıdan içtikten sonra fenalaştı.
Mahmut Can Kalkan bu kez de sıvıyı kardeşi Emir Can’a (16) içirmek istedi. Ancak, anne ve babasının rahatsızlandığını gören Emir Can tepki gösterince bardak devrildi ve sıvı üzerlerine döküldü. Bu sıvıdan Mahmut Can Kalkan ve kardeşi Emir Can’ın yanı sıra küçük kardeşleri Mehmet Taha (4) da etkilendi. Hastaneye kaldırılan aile fertlerinden Fatma ve Mehmet Kalkan çifti yaşamını yitirdi, oğulları ise tedavilerinin ardından taburcu edildi.
Gözaltına alınan ve sağlık kontrolü için götürüldüğü hastanede şizofreni teşhisi konulan Mahmut Can Kalkan, Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği’nde verdiği ifadesinde, “Üniversiteye başladığım dönemlerde kız arkadaşımdan ayrılmıştım. Ardından, üniversitenin laboratuvarında, yatay çizgi şeklinde kırmızı gözleri olan ve siyah pelerin takan, süper kahraman gibi birisiyle tanıştım. Ancak bu kişiyi yalnızca ben görebiliyordum, o da yalnız olduğumda. Bana, kalabalık içinde olmayı sevmediğini ve sadece kendisi varken laboratuvara geldiğini söylüyordu. Son olarak, bana siyanürlü bir şerbet hazırlamamı ve aileme içirmemi söyledi” dedi.
‘FONDİP YAPMALARINI SÖYLEDİM’
Olay günü eve gittiğinde, babasıyla ‘süper kahramanı’ aynı masada otururken gördüğünü, ancak ‘süper kahramanın’ kendisini görünce kaybolduğunu dile getiren Mahmut Can Kalkan, “Bir süre babamla evde ders çalıştım. Daha sonra, ‘süper kahramanın’ bizim eve gelmesinin, bu olayı hemen yapmam için bir mesaj olduğunu düşündüm, ders çalışmayı bıraktım ve marketten aldığım şerbetin içine siyanür koydum. Kardeşim Emir Can ile annem ve babama verdim. Üçe kadar sayıp, fondip yapmalarını istedim. Annem ve babam yaptı ama Emir Can içmek istemedi” dedi.
Emniyetteki ifadesinin ardından adliyeye sevk edilen Kalkan, ‘Üst soydan akrabayı tasarlayarak kimyasal silahla kasten öldürmek’ suçundan tutuklandı. Sanık Kalkan, cezaevinde 1 gün kaldıktan sonra Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’ne sevk edildi. Burada 50 gün kalan Kalkan tekrar cezaevine konuldu.
DURUŞMADA ‘KIRMIZI GÖZLÜ’ DİYALOĞU
İzmir 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilk duruşmasına tutuklu sanık Mahmut Can Kalkan, kardeşi Emir Can Kalkan, Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı Emine Şentüfekçi Tezcan ile tarafların avukatları katıldı. Psikolojik sorunları olduğunu iddia eden sanık Kalkan, siyanürü internetten satın aldığını söyleyerek, “Siyanürü internetten deney yapmak için 220 liraya aldım. Olaydan üç ay önce planlamıştım. Eski sevgilimden ayrıldım. Sonra ona benzeyen kırmızı gözlü biriyle tanıştım. Bu kişiyi yalnızca ben görebiliyorum. O bana siyanürle ailemi ortadan kaldırmamı söyledi. Bunu yaparsam birlikte kaçabileceğimizi söyledi. Beni o zorladı. Uzun süre direndim ama sonunda yapmak zorunda kaldım. Beni dolandırıcılığa bile zorladı. Babama tedavi olmak istediğimi söyledim. O da bana ‘Sen turp gibisin evlensen çocuğun olur’ dedi. Kırmızı gözlü kişi beni zorlamaya başladı. Keşke yapmasaydım” dedi. Mahkeme başkanının “O kırmızı gözlü kişi burada mı” diye sorduğu sanık Kalkan, “O şu anda duruşma salonunda değil, cezaevinde beni bekliyor” yanıtını verdi.
‘ALIŞTIRMA YAPTIRDIM’
Olaydan iki üç hafta öncesinde ailesine bardaklarda içecek verdiğini ve olay günü için hazırlık yaptığını söyleyen sanık Kalkan, “Olaydan önce içecek verip fondip yaptırdım. Olay günü için alıştırma yaptırdım. Olay günü aldığım siyanürden birer tatlı kaşığı bardaklara, suyun içine koydum. Babama, anneme ve Emir Can’a verdim. Mehmet Taha’ya vermedim. Onu çok seviyorum çünkü. Annemi de seviyorum. Babamı daha az seviyorum. Hepsine aynı anda içmelerini söyledim. Annem ve babam içti, kardeşim içmedi. Ağzına dayayıp içirmeye çalıştım. Sonra babam ‘Bize ne içirdin’ dedi. Ben de ‘zehir’ dedim. Yoğurt yiyip kusmaya çalıştılar. Kusamayınca komşuları çağırdılar. Ben küçük kardeşimi alıp merdivene saklandım. Olay anında kırmızı gözlü de oradaydı. Ben gözlemci olduğumu söyleyip içmedim. Siyanürü olaydan 1 gün önce almıştım” dedi.
‘SON 10 DAKİKANIZ KALDI’
Sanığın ifadesinin ardından mahkeme başkanı, anlamsız bakışlar sergilemesi, konuşurken gözlerinden yaşların akmasının tutanaklara geçirildiğini söyledi. Sanığın kardeşi Emir Can Kalkan ise şikâyetçi olduğunu söyledi. Ağabeyinin daha önce tuz ve su karışımını, deney yaptığını söyleyerek kendilerine içirdiğini ifade ederek, “Olay Ramazan ayında oldu. İlk iftardan olay gününe kadar bize sürekli suları aynı anda fondip yaptırıyordu. Sevgilisinden ayrıldığı için ‘kalbi kırılmasın’ diye dediğini yapıyorduk. Daha önce de deney yaptığını söyleyerek bize tuz ve suyu karıştırıp içirmişti. Biz de ‘masumane bir deney yapıyor’ sandık. İftardan sonra bize üç bardak getirdi. İçmemizi söyledi. ‘Sen niye içmiyorsun’ deyince, ‘Ben zaman tutacağım’ dedi. Annem babam bardağı içti. Ben bir yudum alıp tükürdüm. Çünkü tadı çok acıydı. Babam ‘Bize ne içirdin’ dedi. ‘Zehir içirdim. 10 dakikanız kaldı, hazırlanın’ dedi. Babam yoğurt yememizi söyledi. Bize anlamsız anlamsız bakıp, ‘Son 10 dakikanız kaldı’ diyordu. Komşulardan yardım istedik. Önce babam, sonra annem düştü” dedi.
Sanığın dedesi Mahmut Kalkan, torunundan şikâyetçi olduğunu belirterek, “Biri oğlum, biri torunum. Kendisi en çok sevdiğim torunumdu. Benim adımı taşıyordu” diye konuştu.
Mahkeme başkanının ‘Başka bir şey söylemek ister misin’ sorusuna sanık Kalkan, “Bana para lazım” diye cevap verdi.
Mahkeme heyeti, sanığın cezai ehliyetinin olup olmadığının belirlenmesi amacıyla Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’nden rapor istenmesine karar vererek duruşmayı erteledi.