Erken Türk tarihinin arkeolojik belgeler üzerinden araştırılmasını yürüten DEÜ keşif ekibi, Uzak Asya’daki Türk tarihini ele alan Türk-Altay kuramı sürecinde geliştirilen hipotezlere yeni somut kanıtlar buldu. Buna göre Türkler Baykal Gölü ve çevresinde yaşıyordu. DEÜ Kafkasya Orta Asya Arkeoloji Araştırmaları Merkezi ekibi olarak 20 yıldır yaptıkları çalışmalar doğrultusunda 2019 yazında belli bir noktaya ulaştıklarını anlatan merkez Müdürü Prof. Dr. Semih Güneri, Baykal Gölü çevresinde yürütülen arkeolojik çalışmalar çerçevesinde Türklerin erken tarihleriyle ilgili birtakım hipotezlerin doğrulandığını söyledi. Kazılar sonucunda bazı bilgilere ulaştıklarını ifade eden Prof. Dr. Güneri, “Rus meslektaşlarımızla birlikte yapılan çalışmalara göre bölgede 3 ayrı noktadaki kazılara doğrudan dahil olduk. Daha önce geliştirdiğimiz Türk-Altay kuramında yer alan, Türklerin erken tarihleriyle ilgili birtakım hipotezlerin doğrulandığını mutlulukla gördük. Türklerin ana yurdu Baykal Gölü’nün kuzey kesimleri. Göçün Baykal Gölü’nden Altaylar kültür bölgesine uzandığını gördük. Arkeolojik sürekliliği izleyerek buradaki erken halkların konuştuğu dilin büyük bir ihtimalle Türk dili olduğunu düşünüyoruz. Geliştirdiğimiz hükümler hipotezdir. Bilimsel kanıtlarla akıl yürütüyoruz. O bölgede Türk dili konuşan halklara ait antropolojik belgelere ulaşmış olduk” dedi. Bu yaz Sibirya bölgesinin farklı bir alanına ilk kez girdiklerini açıklayan Prof. Dr. Semih Güneri, insan iskeletlerinden oluşan 20’den fazla antropolojik belge incelediklerini dile getirdi. Güneri şöyle devam etti:
“Baykal Gölü’nün kuzey kesimlerinde, buzul dönemlerinde bile yaşamın olduğu mikroklima bir alan var. Daha önce yapılan araştırmalarda kültür belgelerine ulaşılmış. Antropolojik belgelerin de incelenmesi sonucunda tek tip etnik bir yapının mevcut olduğu doğrultusunda hipotezler ileri sürülmüştü. M.Ö. 17 bin ile 12 bin arasında o bölgede yaşamış insanlara ait antropolojik belgelerin, bahsedilen tek tip insan gruplarına ait olduğunu biliyoruz. Bu insan gruplarının konuştuğu dil konusunda bizim Türk-Altay kuramı dahilinde bir hipotezimiz vardı. Buradaki insan gruplarının hangi dili konuştuğuna dair kesin belge olmasa da bu bölgede Türk dili konuşan halkların arkeolojik kültürlerini görüyoruz. Bundan sonra bulduğumuz ipuçlarını doğrudan arkeolojik kazılar yaparak daha geniş alanlara yayacağız. Kuzey Sibirya’ya doğru başka bir keşif gezisi yapmamız gerekecek. Baykal Gölü’nün kuzeyinde bizim de tahmin ettiğimiz gibi yakut bölgesine kadar olan alanlarda antropolojik belgelere ulaşabileceğimizi düşünüyoruz. Bu Türk tarihinin erken evrelerine açılmış bir penceredir. Yaklaşık 20 yıllık araştırmalarımızın ortaya koyduğu ışık yolumuzu aydınlatacak. Bundan sonra kanıtları daha geniş alanlara yayma imkanı bulacağız. 2020 yazında yapacağımız çalışmalar çok önem taşıyor.”