
Tuzla belediye başkanı ve ekibiyle birlikte çalışacaklarını ifade eden İmamoğlu, İstanbul’un bütün ilçelerini gezdikten sonra, bölge çalışma masalarının, ilçelerde konuştukları ve kayıt altına aldıkları işlerin takibini yapacağını belirtti. İmamoğlu, “Sürdürülebilir bir ilçe belediyesi-İBB ilişkisini koordine etmiş ve başarmış olacağız inşallah” dedi.
Tuzla Belediye Başkanı Yazıcı da İmamoğlu ve ekibinin ziyaretinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek şöyle dedi: “İstanbul’un en ucundayız. Zaman zaman unutuluyoruz. Her ne kadar İstanbul Tuzla’dan başlar desek de realite burada bitiyor Anadolu’ya doğru gidildiğinde. Koordinasyonun ve İBB ile birlikte yapacağımız işlerin, halkımız açısından gerçekten önemli hizmet oluşturacağına inanıyorum. Çok teşekkür ediyoruz.”
Daha sonra Başkan Yazıcı ve beraberindeki ilçe belediye yöneticileri, İBB heyetine sunum yaptı. Sunumun ardından İmamoğlu ve Yazıcı, ilçe sınırları içindeki İBB’ye ait ‘Benim Köyüm Çiftliği Projesi’ alanında incelemelerde bulundu.
Saha incelemesinin ardından Tuzla Organize Sanayi Bölgesi’ne (OSB) geçen İmamoğlu ve Yazıcı, burada OSB Yönetim Kurulu Başkanı Recep Bilal Hancı ve yönetim kurulu üyeleri ile bir araya geldi. Daha sonra konferans salonuna geçen heyet, OSB’de faaliyet gösteren firmaların temsilcileriyle buluştu. Hancı, yönetim olarak kendilerine ait bir araziyi kreş yapılması için İBB’ye tahsis etmek istediklerini belirtti.
Hancı’nın kreş meselesine katılımını ‘çok değerli’ olarak nitelendiren İmamoğlu, şöyle dedi: “Biz bu konuyu çok büyütmek istiyoruz. Bunun bir kerelik gündemde olmasını istemiyoruz. ‘Daha çok ne yapabilirim’ diye kurumlarımızın çaba göstermesini diliyoruz. Kadın çalışan sayısının artması, çocuklarımızın kreşe gidebilmesiyle paralel. Oradaki yaşam kalitesinin artması demek, toplum huzuru demek. Çocuğa yapılan yatırımın karşılığı toplumda gerçekten ölçülemez. 3-4-5 yaşta verdiğimiz bütün eğitimin geri dönüşü hem ekonomik hem sosyal hem kültürel olarak çok büyük. İstanbul’da istiyoruz ki o binlerce çocuğumuz kreşlerde eğitim görsün. Burası bir yetenek ve dayanışma havuzuna dönsün. ‘Biz çocuklarımızı okutuyoruz, diğer çocuklar ne yaparsa yapsın’ dünyası değil bura. Hepimizin bütüncül mutluluğunu düşünüyorsak, gerçekten toplumda ihtiyacı olan insanın kalmaması demektir. İşsiz kalmaması, eğitim görmeyen çocuk kalmaması demektir. Bu sosyal güvenceyi sağladığımız zaman, o toplumda mutlak huzuru, üretimi ve güzel işleri konuşursunuz. Kötülükler ve lüzumsuz diller çok azalır.”
İmamoğlu, ilçe belediyeleri ve ilçelerdeki kurumların büyükşehir belediyesinin ‘ortak masası’na katılımı konusunda ise şöyle konuştu: “Belirsiz süreçler istemiyoruz. Hizmetin parçası olan hiçbir kurumu ‘yok’ sayan bir anlayış asla zerre kadar kurumumuzun içinde olmayacak. Biz, organize sanayi bölgelerini de onların yönetimlerini de sürecin bir parçası olarak görüyoruz. İlçe belediyelerini de bir parçamız olarak görüyoruz. Bugün, olan projeleri ve olmayan günlük, anlık projeleri Tuzla belediye başkanımız bize aktardı. Bu, her gün orayı yaşayan insanların hissettiği sorunları ve çözüm önceliği ortaya koyduğu konuları, biz, İBB’de anlık hissedemeyebiliriz, derecesini ya da ölçeğini de tahmin edemeyebiliriz. Ama bu iletişim gücü, bu karşılıklı ortak aklı destekleyen duruşun, bence en çok ihtiyaç duyduğumuz ve yapmamız gereken tavır ve davranış olduğunu sizinle paylaşmak isterim.”
‘İBB’nin Kanal İstanbul’u referanduma sunma yetkisi yok’
İmamoğlu, Tuzla’daki görüşmelerinin ardından OSB’de gündeme ilişkin soruları yanıtladı. İmamoğlu’na sorulan sorular ve yanıtları şöyle:
- (“Kanal İstanbul ile alakalı bir çalıştay hazırlığı var. Tarih belli oldu mu? Tüm makamlara hatta bakanlara davet gideceğini söylemiştiniz. Bu davet gitti mi? Kanal İstanbul ile ilgili referandum olabilir mi tartışması yaşanmıştı ama iktidar kanadından bu kapı kesin bir dille kapandı. Süleyman Soylu 2011 yılında oldu, Naci Bostancı referandum gündemde yok dedi. Nasıl bakıyorsunuz?” sorusuna karşılık) Birincisi toplumun en iyi şekilde, bilimsel verileriyle birlikte bilgi sahibi olması adına çalıştayı çok önemsiyoruz. Çalıştayı, 8-9 Ocak’ta yapacağız. Çalıştay davetimiz, tüm davetlilere gidecek. Bakanlık seviyesinde olsun, bilim insanları seviyesinde olsun. Hatta içerisinde suyla ilgili çalıştay olduğu için, ‘Bu konuda olumlu bakan bilim insanlarının da davet edilmesi konusunda arayışta olsunlar, orada her türlü fikri dinleyelim, İstanbulluya bunu aktaralım’ kanaatimi yöneticilerimize ilettim. Şu an üzerinde çalışıyorlar. Tahmin ediyorum bu cumaya kadar davetlerimizin tamamı, kişiler ya da kurumlarda olur. Başta İstanbul’daki üniversiteler, farklı kurumların temsilcileri gibi herkesi davet edeceğiz diyebilirim.
- İBB’nin referandum kararı alması gibi bir yetkisi yok. Topluma dönük bazı mesajlar beni üzüyor. ‘İsteseniz de istemeseniz de’ tarifi hoş değil. ‘Biz yaparız, vatandaşa hesap veririz’ gibi tarifler, çelişkili tariflerdir. Tatmin edici değil. Demokrasiye inanan insanların bu kadar büyük etkisi ve bana göre, negatif etkisi bu kadar büyük, geniş çaplı, maliyeti ve detayları hala belli olmayan bir projeyi, ‘Ben yapacağım’ ısrarı yerine, toplumu aydınlatma ve gerekiyorsa topluma sorabilirizi ortaya koyabilme ferasetini görmek isterdik. Bu kabiliyeti ortaya koymaları demokrasiyi güçlendirir.
- İstanbul halkının ilk sorguladığımız ankette yüzde 90’ına yakını, Kanal İstanbul’u biliyor, ama hiçbir fikri yok. Kalan yüzde 10’unun da ne kadar bildiği bence sorgulanmalıdır. Bu kadar bilgi sahibi olunmayan bir iş konusunda, toplumun bilgi sahibi olması için her türlü aktiviteyi yapmalıyız. Ben, beş yıl belediye başkanlığı yaptım. Aramızda 10 yıl, hatta 30 yıla kadar bu görevi yapanlar var. Hangi belediye başkanları, 8-9 yıldır gündemde olan Kanal İstanbul’la ilgili bir bilgilendirilme toplantısına çağırılmış? Hiç kimse çağırılmamış. Ben de beş yıl ilçe belediye başkanlığı yaptım, çağırılmadım. Son bir yıldır seçim vesaire hangisine davet edildik? Hala edilmedik. Etti altı yıl. Bu kadar gerekli kurumları ya da kuruluşları bilgilendirmeden, ‘Ben karar verdim, yapıyorum oldu’ ile bu iş yönetilmez. Gerçekten ayıp. Düşünce ayıbı.
- Ben, elimizdeki tüm teknik ve bilimsel verileri her kuruma her kuruluşa aktarmaya hazır bir İBB Başkanı’yım. Yani Sayın Cumhurbaşkanı bizi davet eder, tekrar ediyorum koşa koşa gideriz. Elimizdeki bütün veriler, bütün bilimsel verileri, altında kim varsa bütün akademisyen bilim insanı, bu işin uzmanı, bu işlerin uzmanı, içinde birçok konu var; çünkü tarımdan ulaşıma, su altı biliminden birçok konuya kadar her şeyi anlatırız. Bakan mı? Bakan’a anlatırız. Gideriz, koşa koşa gideriz. Hiç yüksünmeyiz yani. Bundan daha mühim bir olay yok ki.
‘Toplumun düşüncesini yansıtacak, günümüz teknolojisini maksimum kılacak yazılımlarımız var’
- Yani bin kere düşüneceğiz, bir kere karar vereceğiz. Ben size bir şey söyleyeyim mi? Bir kere düşünülmüş, bin kere karar verilmiş! Biz diyoruz ki; bin kere düşüneceğiz bir kere karar vereceğiz. Biz öyle yapacağız. O bakımdan bütün bu yanlışların düzeltilmesi adına, bu bilgilendirmenin yapılması ardından halka sorulması, keşke sorulsa, ne kadar hoş olur. Biz, topluma şu mesajı veriyoruz. Meydanları dahi insanlara soracağız. Bazı alanlardaki kalıcı eserlerle ilgili toplumun fikrini alacağız. Bu konudaki yazılımlar üzerinde çalışıyoruz. Bir konuda anlık soru sorabilme adına, bir sokakla ilgili soru sorabilme adına bugünün teknolojisini maksimum kullanarak geliştirdiğimiz yazılımlar var şu anda. 2020’de insanlarımıza sunacağız. Bu aslında ileri demokrasinin toplumun kılcal damarlarına kadar inmesi biçimidir. Ben, umarım bu yanlış cümleleri kuran, sözüm ona tecrübeli ya da atanmış arkadaşların daha dikkatli cümleler kurmasını öneririm. Çok değerli bir süreç yaşıyoruz.
- (“Şehirdeki ekranlarda da sizin Kanal İstanbul’la ilgili 15 maddelik sunumunuz dönüyor. Ve bu ekranlarda yer almanız bazı kesimlerce çokça eleştiriliyor. Buna ne diyeceksiniz?” sorusuna karşılık) Burada tümüyle İstanbul’da seçtikleri belediye başkanının bilgilendirme çabasını görüyorlar. Daha bilgilendirici birtakım görselleriyle, verileriyle daha teknik istatistiki bilgileriyle paylaşılması konusunda da ilave talimatlarım var. Onları da önümüzdeki günlerde görmeye devam edecekler. Yani 3D’lerde 70-80 katlı binaları, devletin televizyonlarında programlarda göstermek ne kadar doğruysa, benim yaptığım yüz bin kat daha doğru.
- (“Sizin eleştiriniz ardından yeni bir video yayınlandı 26 Aralık, ÇED toplantısında. O yeni videoda bu binalar yok. İzlediniz mi bu yeni videoyu?” sorusuna karşılık) İzlemedim. Beni bu videolar, 3D’ler ikna etmez. Ben reel hayata bakarım. Projeci bir insanım. O görsellerin nasıl hazırlandığını bilirim. Dolayısıyla 1 milyon 150 bin nüfuslu bir kent kurulacağı, o geçmişteki raporlarda, açıkladıkları raporlarda var. Şimdi o 500 bine indi. Yarın başka bir şeye de inebilir ama hiçbirisi ikna edici değil. Ne dediler? ‘Hiç arazi hareketi yok’ dediler. ‘30 milyon metrekare arazi hareketi var’ dedim, cevap bile vermediler. Bir gün sonra bile cevap vermediler. Biz cevabını verdik. 30 milyon metrekare. İsterlerse ısı hareketlerini de yollarız. Kaldı ki araştırmamız daha bitmedi, devam ediyor. Yani güncellemesiyle biz, sizi çalıştayla daha da net bilgilendireceğiz. Bir gün sonra söyledik cevap yok. Hani yoktu, 1 metrekare arazi alınıp satılmamıştı 2011’den bu yana? Nasıl iş bu? O bakımdan biz verilerle, akılla, bilimle konuşuyoruz. Konuşmaya devam edeceğiz. Bilgi isterlerse açık çağrı: Beni nereye davet ederlerse, giderim anlatırım. İster sayın bakan olsun ister sayın cumhurbaşkanı olsun, gider anlatırım. Çünkü İstanbul’un lehine. Onlardan çok çocuklarını ve torunlarını düşünüyorum da ondan.
İmamoğlu, gazetecilerin sorularını yanıtlamasının ardından OSB içerisindeki İTOSB Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’ne geçerek, öğrencilerle buluştu. İmamoğlu’nun çevresini kuşatan öğrenciler, İBB Başkanı ile fotoğraf çektirdi. Endüstriyel Otomasyon Laboratuvarı’na da uğrayan İmamoğlu’na, öğrenciler tarafından 3D yazıcıda üretilmiş Kız Kulesi maketi hediye edildi.