Konferansta tarihin sıfır noktası olarak anılan Göbeklitepe’nin geçmişi, önemi ve yapılan çalışmalarla Anadolu’daki yerleşik hayat ele alındı. Göbeklitepe Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Necmi Karul, Anadolu’da Yerleşik Hayatın Kökeni, Son Avcılar ve Göbeklitepe” başlıklı sunumunda Neolitik dönem içerisindeki Anadolu’yu anlattı ve dünyayı şaşırtan keşif Göbeklitepe hakkında önemli bilgiler verdi. İstanbul Üniversitesi Göbeklitepe Bilim Kurulu Üyesi Karul, Göbeklitepe’ye ilişkin merak edilenlere arkeolojik veriler ışığında cevaplar verdi.
Bölgenin arkeolojik yapısının, Göbeklitepe’nin tek başına bir yerleşim olmadığını gösterdiğine dikkat çeken Prof. Dr. Karul, Göbeklitepe veya benzeri arkeolojik değerler, bir taraftan evrensel kültür tarihinin birer parçası; ama diğer taraftan da bizim ülkemizde olan değerler olması açısından ayrı bir öneme sahip. Bize, bu evrensel kültür tarihinin bir parçasını araştırmak, bu konuda bilgi sahibi olmamız dışında, ayrıca bir de sorumluluk yüklüyor. Bu dönemde barınaklar meskene ve eve dönüşüyor. Yani ilk barınaklar, yuvarlak kulübeler, zamanla daha ustaca inşa edilmiş dörtgen planlı yapılara dönüşüyor. Bir konut, artık insanlar için önemli bir kavram halini alıyor. Yuvarlağın yerine dörtgen planlı yapı yapmak, köşeyi yapabilmek demektir. Kendi kendini taşıyan duvarı yapabilmek demektir. Bugün köşeyi yaptığınız için gökdelenlere sahipsiniz. Bu binaları yapabilmenin özündeki mesele, bu teknolojik çözümlerden geçiyor” dedi.
Göbeklitepe’deki yapılara benzeyen ve ilk belirlemelere göre neolitik döneme ait “T” biçiminde 250’nin üzerinde dikili taşın bulunduğu Şanlıurfa’daki Karahantepe kazı çalışmalarına da işaret eden Karul, yaptıkları yüzey araştırması sırasında buradaki dikili taşların Göbeklitepe ile aynı dönemde olduğunu belirlediklerine dikkat çekti. Göbeklitepe’nin “T” biçimindeki dikili taşlarla ayırt edilen yerlerden bir tanesi olduğuna ve tek bir dönemi ifade etmediğine vurgu yapan Prof. Dr. Karul, Anadolu’daki yerleşik hayat üzerine de önemli bilgiler verdi.
Karul, “Göbeklitepe’deki hayat ‘T’ biçimindeki taşlardan oluşan bir dönemden de ibaret değil. Çok daha uzun bir süreci yansıtıyor, 700 – 800 yıllık bir yerleşim yahut kullanım söz konusu. Karahantepe’nin de bu sürenin içerisinde bir yere oturduğu kesin. Daha uzun bir süreyi kapsayabilir, öncesinden başlayabilir” diye konuştu.
Konferansın sonunda Bursa Kent Konseyi ve Büyükşehir Belediyesi Müzeler Şube Müdürlüğü adına sanat tarihçisi Dilek Yıldız Karakaş, Prof. Dr. Necmi Karul’a üzerinde Karagöz ve Hacivat tasvîri bulunan ipek işlemeli tablo takdim etti.