İnternet trafiği analiz portalı Alexa’nın verilerine göre video paylaşım platformu YouTube, dünya genelinde en fazla ziyaret edilen siteler sıralamasında Google’ın ardından ikinci sırada yer alıyor. Almanya ve Türkiye’de de ilk iki sıra aynı. Ancak YouTube CEO’su Susan Wojcicki’nin yazdığı son açık mektup, bu platformun kullanıcılarını endişelendirdi. Her üç ayda bir düzenli olarak kaleme aldığı açık mektupta, platformuyla ilgili görüş ve değerlendirmeleri paylaşan Susan Wojcicki, bu kez son derece karamsar bir tablo çizerek kullanıcılara “AB’nin telif haklarıyla ilgili yapmayı planladığı yasa değişikilğini protesto edin” çağrısı yaptı.
“Telif Hakları Yasa Tasarısı’nın 13’üncü maddesi, kanal sahiplerinden siz sıradan kullanıcılara kadar herkese, YouTube ve benzeri platformlara video yükleme engeli getirecek” diyen Wojcicki, gelecekte sadece bir avuç medya kuruluşu ve firmanın videolarının izlenebileceğini öne sürdü. “Bu yasa değişikliği, yaşam kalitenizi ve sesinizi tüm dünyaya duyurma imkanızı tehdit ediyor” şeklinde konuşan YouTube CEO’su, tüm kullanıcları buna karşı harekete geçmeye çağırdı.
AB’den eleştirilere yanıt
Susan Wojcicki’nin bu sözlerine Avrupa Birliği cephesinden yanıt gecikmedi. AB Komisyonu Sözcülüğü tarafından yapılan açıklamada “Yasa çıkarma süreciyle ilgili yararlı ve yapıcı bir katkıda bulunmak isteyen herkese kapımız açık. Ancak bu süreci, AB’nin internete karşı olduğuna dair iddialar ileri sürmek için kullanmak tam bir saçmalıktır. AB Komisyonu’nun hedefinde YouTube ve başka platformların kullanıcıları yok. Onlar bugüne kadar yaptıkları gibi, bundan sonra da örneğin tarifler ya da başka kreatif içerikleri platformlara yüklemeye devam edebilecek. Amacımız, telif sahiplerinin haklarının korunması ve içerikleri karşılığında daha iyi ücret almalarının sağlanması. AB ülkeleri ve AB Parlamentosu, halen bu konuda dengeli bir reform yapılması yönündeki çalışmalarını sürdürmektedir” denildi.
Bunun üzerine YouTube cephesinden de yeni bir açıklama yapıldı. Susan Wojcicki’nin sadece söz konusu yasa tasarısının “istenmeyen sonuçlarına” karşı uyarıda bulunduğu belirtilen açıklamada, telif haklarının dijital çağın gerekleriye uyumla hale getirilmesine dair çabaların YouTube tarafından da desteklendiği kaydedildi.
Telif hakkı ihlalinden kim sorumlu?
İlk hali geçtiğimiz Temmuz ayında reddedilen ve son olarak Eylül ayında revize edilen AB Telif Hakları Reformu’nun tartışmalı 13’üncü maddesi, internet platformlarında kullanılan ve telif hakkı ihtiva eden tüm içeriklerde, hak sahiplerinden önceden lisans alınması şartını getiriyor. Bunun ihlalı durumunda telif hakkı sahipleri, içeriği platforma yükleyen kullanıcıyı değil, doğrudan ilgili platformu dava edebilecek.
YouTube ise kendini “yabancı içeriklere teknik erişim hizmeti veren pasif bir servis sağlayıcı” konumunda görünüyor. Bu nedenle telif hakkı ihlalleri durumunda herhangi bir sorumluluk üstlenemeyi reddediyor.
Sansür endişesi
Telif hakkı sahipleri, halihazırda “Content ID” adlı bir içerik tarama ve tanımlama sistemi aracılığıyla YouTube’da kendilerine ait bir eser kullanılıp kullanılmadığını tepit edebiliyor. Bu kapsamda, platforma yüklenen her videonun içeriği, devasa bir veri bankasıyla karşılaştırılıyor ve telif hakkı ihlalleri olup olmadığı kontrol ediliyor. Bir ihlalin belirlenmesi durumunda hak sahipleri, ilgili vidoeya erişimin engellenmesi de dahil çeşitli yaptırımlara başvurabiliyor. Ancak Content ID ve benzeri sistemler henüz yeterince güvenilir işlemiyor ve telif hakkı kapsamındaki pek çok içerik, otomatik filtre delinerek yayınlanıyor.
İnternet aktivistleri ve kanal sahipleri, AB’nin yeni düzenlemesinin aynen yürürlüğe girmesi durumunda, video yüklemenin daha katı kurallara bağlanmasından endişe ediyor. Otomatik filtreleme sistemleri henüz yüzde yüz güvenilir çalışmadığından, telif hakkı konusunda şüphe ya da belirsizlik bulunan videoların YouTube tarafından otomatik olarak silinmesi yöntemi devreye girebilir. Bu durumda kurunun yanında yaşın da yanabileceğini savunan YouTuberlar, telif haklarını ihlal etmediği halde pek çok videonun da istem dışı olarak sansüre kurban gitmesinden korkuyor.
Kaynak: Isabel Surges – Deutsche Welle Türkçe