AK Parti, Yargı Paketi’ni TBMM Başkanlığı’na sundu

AK Parti Grup Başkanvekili Mehmet Muş, TBMM’de basın mensuplarına yaptığı açıklamada, Yargı Strateji Belgesi’nin 39 maddeden oluşan ilk paketini Meclis Başkanlığına sunduklarını söyledi. Muş, buna göre İstinaf Mahkemelerinde kesinleşen ve ifade özgürlüğüne temas eden suçlara Yargıtay yolunu açtıklarını, buradaki amacın içtihat birlikteliğini sağlamak olduğunu kaydetti. Muş, internette bazı sitelerin yasaklanması, kısıtlanması erişimin engellenmesi gibi uygulamalar yerine sitenin tamamına yönelik değil o içeriğin kısıtlanmasının getirildiğini belirterek sadece suç unsuru olan kısma erişimin engelleneceğini ifade etti. Muş, “Ceza Adalet Sistemine; seri mahkeme usulü yani cumhuriyet savcısı ile şüphelinin anlaşması ve basit yargılama usulü yani duruşmasız yargılama usulünü getiriyoruz. Mağdur haklarını güçlendiriyoruz. Adli görüşme odaları ve çocuk izleme merkezlerinin harekete geçmesini gündeme alıyoruz. Hukuk mesleklerine giriş sınavını getiriyoruz. Hukuk fakültelerinden mezun olanlar bu sınava girecekler ve 70 puan almak zorundalar. Hakim, savcı, noter olmak isteyenler bu puanı aldıktan sonra diğer kurallara göre adım atacaklar. 15 yılını doldurmuş olan avukatlara yeşil pasaport hakkı verilecek. OHAL döneminde el konulan pasaportların tekrar vatandaşlara iade edilmesi ile alakalı bir düzenlememiz de mevcuttur” şeklinde konuştu.

SU ÜRÜNLERİ KANUNU

Muş, AK Parti grubunun TBMM Başkanlığına sunduğu ‘Su Ürünleri Kanununda Değişiklik ve Yargı Strateji Belgesi’nin ilk paketine ilişkin de açıklama yaptı. Muş, 1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu’nun 1971’den itibaren ilk defa bu kadar detaylı bir değişiklikle gündeme geldiğini kaydederek, amacın balık varlığının sürdürülebilmesi ve gelecek nesillere deniz varlıklarının korunarak aktarılmasını sağlamak olduğunu bildirdi. Muş, kanun değişikliği kapsamında kaçak ve ruhsatsız teknelerle yapılan avcılık yöntemlerini tamamen yasakladıklarını vurgulayarak, 19 maddeden oluşan kanun teklifine ilişkin şunları söyledi:

“Bunları yapanların teknelerine, av araçlarına el konulmasının önünü açıyoruz. İkinci defa bunun tekrarlanması durumunda ise 1 ila 3 yıla kadar hapis cezasını getirmiş olacağız. Aynı şekilde Türkiye, balık çiftlikleri konusunda önemli mesafeler kat etmiş bir ülke. 12 ay boyunca vatandaşların sağlıklı balık tüketebilmesi için balık çiftliklerinin gelişmesinin önemli olduğuna inanıyoruz. Türkiye’nin 100 ülkeye 1 milyar dolarlık ihracatı var. Bunun 2023’e kadar 2 milyar dolara çıkmasını hem de iç pazardaki talebin karşılanması maksadıyla yeni balık çiftliklerinin kurulmasının ve bunların kurallarının daha net bir şekilde belirlenmesini sağlıyoruz. Su kaynaklarımızda yabancı  türleri vatandaş bu alanlara bırakabilir. Bizim sularımızda olmayan türler bırakılmak suretiyle kendi yerli türlerimize büyük zarar vermekteler. Farkındalık oluşturmak suretiyle böyle bir düzenleme yapıyoruz. Marmara, Karadeniz ve boğazlarda ışıkla avlanmayı yasaklıyoruz. Çok ciddi şekilde balık varlığını tehdit eden bir yöntem. Bunu dinlemeyen, ısrar edenlere yaptırımlarımız olacak.”

‘İBB BAŞKANI, İSTANBULLULARDAN ÖZÜR DİLEMELİDİR’

Mehmet Muş, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun afet toplantısına davet edilmediği iddialarına ilişkin soruyu da şöyle yanıtladı:

“Depremin hemen akabinde Fuat Oktay başkanlığında bir toplantı yapılıyor. O toplantıya İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı da katılıyor. Bu toplantı da ertesi gün, yine toplanılması kararı alınıyor. O toplantıya katılan 46 büyükşehir belediyesi bürokratı var. Kendisi davet edilmiş; ama katılmamıştır. Toplantının olduğu saatte başka bir programda boy göstermiştir. Trolleri başkanının toplantıya davet edilmediği yalanını ortaya atmıştır. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, İstanbul halkından özür dilemelidir. Bundan daha önemli bir işi olamaz belediye başkanının. Davet edilmeyen bir kişinin belediyesinden 46 kişi nasıl geliyor? Bu tip şımarık hareketler peşinden koşmayı toplum hiçbir zaman tasvip etmez. İstanbullu kendi meseleleriyle ilgili göreve getirdiği kişinin ilgilenmesini beklemektedir. Tavsiyemiz İstanbul’un sorunlarına eğilmesidir. Belediye başkanına tavsiyem; böyle bir süreci yaşatmıştır İstanbullulara, çıkıp özür dilemesidir.”