SP Lideri Karamollaoğlu, partisinin genel merkez binasında düzenlediği basın toplantısıyla gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Rize Emniyet Müdürü Altuğ Verdi’nin, bir polis memuru tarafından makamında şehit edilmesiyle ilgili Karamollaoğlu, “Rize’de Emniyet Müdürümüz silahlı saldırı sonucunda hayatını kaybetti. Cenab-ı Hak’tan kendisine rahmet diliyorum. Yakınlarına da başsağlığı diliyorum. Bu tür hadiselerin bundan sonra cereyan etmemesini Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyorum” diye konuştu.
‘BAŞIMIZA TAŞ YAĞAR’
Karamollaoğlu, MİT Başkanı Hakan Fidan’ın, ABD’de bir grup senatörle Cemal Kaşıkçı cinayetiyle ilgili görüştüğü iddialarıyla ilgili olarak, “MİT Müsteşarı’nın, Cumhurbaşkanı’ndan habersiz adım atması bile düşünülemez. O, herhalde bir soruda, Sayın Cumhurbaşkanı’nın meseleyi farklı şekilde yorumlamasına sebep olmuştur. Yoksa mümkün değil. Bir MİT Müsteşarı, Türkiye’den kalkacak Amerika’ya gidecek, Amerika’da senatörleri bilgilendirecek ve bundan Cumhurbaşkanı’nın haberi olamayacak. O zaman başımıza taş yağar. Bir görevlendirme kendisi dışında yapıldıysa veya Sayın MİT Müsteşarı kendiliğinden gittiyse, ben buna binde bir ihtimal bile vermem” dedi.
‘ASGARİ ÜCRETİN HEDEFİ YOKSULLUK SINIRI OLMALIDIR’
Asgari ücret konusunun her zaman gündemlerinde yer aldığını ifade eden Karamollaoğlu, şöyle konuştu:
“Asgari ücret, bir insanın karın tokluğu seviyesinde tutulursa, zulüm olur. Bugünkü enflasyon rakamları ile 2 bin 200 denilen rakam asgaride olmalıdır. Bizim kanaatimiz şu anda asgari ücretin en az 2 bin 400 lira seviyesinde olması gerekir. Mutlaka vergiler de asgari ücretten alınmamalıdır. Bu rakam biraz daha yükselmiş olsun. Asgari ücretin hedefi yoksulluk sınırı olmalıdır. Bir yılda bu düzelmez. Enflasyonun üzerinde konulacak her artış, bu hedefe kolay yaklaşılmasını sağlar. Yüzde 10 derseniz asgari ücret 7 senede 2 misline çıkar. Bazıları 2 bin rakamını veriyor. Onu doğru bulmuyorum. Asgari ücretin 2 bin 400’ün altında olmaması gerekir.”
‘MİLLETİN UYANMASINA İHTİYACIMIZ VAR’
Karamollaoğlu, daha sonra Sözcü Gazetesi yazarları Emin Çölaşan ve Necati Doğru’nun da aralarında bulunduğu 5 isim hakkında, ‘FETÖ’ye üye olmamakla birlikte örgüte yardım etmek’ suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle hazırlanan iddianameyi hatırlatarak, şunları kaydetti:
“Biz bazı yazarların, bazı parti mensuplarının, bazı kişilerin fikirleri ile kendi fikirlerimizi bağdaştıramayız. Biz bunu cezalandırma yoluna gittiğimiz zaman Türkiye’de artık kimse hükümete de ortama da güven duymaz. Herkes robot gibi hükümetin yaptığı her şeyi meşru, makul görme mecburiyetinde değildir. Terörün destekçisi olmak, teröristlerle beraber olmak demektir. Şu anda hükümetin yaptığı bir iş var. Muhaliflerini elimine ediyor. Aslında demokrasinin temeli muhalefetin ayakta tutulmasına dayanır. Eğer siz muhalefeti ayakta tutamazsanız, orada adaletten, güvenlikten ve şeffaflıktan söz edemezsiniz. Milletin uyanmasına ihtiyacımız var; çok geçmeden.”