Bakan heyecanlandırdı: Yakında ezber bozan projeyi açıklayacağız

Bakan Pakdemirli, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Bakanlığının 2019 yılı bütçe görüşmelerinde milletvekillerinin sorularını yanıtladı.

Kendisinin de tarımın içerisinden geldiğini, bir aile çiftliklerinin olduğunu, geçmişte mandıra işlettiğini, süt ürünlerini elleriyle yapmayı bildiğini dile getiren Pakdemirli, çiftliklerinde zeytin ve üzüm ürettiklerini, kümeslerinin olduğunu, zeytinyağı fabrikalarının bulunduğunu kaydetti. Pakdemirli, “Evimizden bir tarım şehidi verdik. Babam zeytin toplama aletleri icat ederken vefat etti.” ifadesini kullandı.

Pakdemirli, tarım ürünleri üzerinden siyasetyapılmaması gerektiğini belirterek, “Hepimiz aynı gemideyiz, Bakanlık olarak sizin emrinizdeyiz. Yakında ‘Tarımda Milli Birlik’ adı altında çok önemli bir proje açıklıyor olacağız. Bu proje ezber bozacak bir proje. Tüm paydaşlarla paylaştıktan sonra kamuoyuna duyuracağız.Tahmin ediyorum, bir aydan kısa bir süre içerisinde en fazla yeni yıla kadar bunu mutlaka açıklayacağız ve teşhislerle beraber tedavi yöntemlerini açıklıyor olacağız.” diye konuştu.

Tarımsal desteklerin etki analizinin yapılmadığını belirten Pakdemirli, “İlk toplantımda ‘tarımsal destekleri dağıtıyoruz ama etkisi nedir baktınız mı’ diye bürokratlarıma sordum. Özel sektörde her şey parayla, etki ile ölçülür. Bu konuda bazı eksikliklerimiz olabilir ama bunları tamamlamak hepimiz için bir fırsat. Etki tarafında mutlaka arkadaşlarım çalışıyorlar, benim istediğim neticeler yok. Bazı sistemsel ve yapısal değişikliklere gitmemiz lazım.” değerlendirmesinde bulundu.

Pakdemirli, tarımda ölçek ile ilgili problemlerin olduğunu, toplulaştırma ile ilgili yürünecek daha çok mesafenin bulunduğunu, yeni dönemde bunları hızlı bir şekilde toparlayarak milleti memnun edecek hale getirilmesi gerektiğini bildirdi.

Dönüm başına katma değeri yüksek ürünlere yönelim ile aile işletmelerinin yerlerinde tutulabileceğini ifade eden Pakdemirli, “İyi bir planlamamız olsa ithalata da ihtiyacımız olmaz ama bizim zaten bu planlama işini çok da doğru yapmadığımız ortaya çıkıyor.” dedi.

Pakdemirli, zincir marketlerin yöresel üreticiler ile çalışması gerektiğini ifade ederek, bunun yöresel kalkınma için önemli bir çözüm olabileceğini belirtti.

Türkiye’de 14 bin 200 birlik ve kooperatif bulunduğunu, bunların yapısının ele alınması gerektiğini dile getiren Pakdemirli, bununla ilgili önümüzdeki günlerde birden fazla çalıştay yapacaklarını söyledi.

Su Enstitüsünün bugünkü genel konumunun biraz daha güçlendirilmesi ve Bakanlık üstü bir otorite ile bazı konular hakkında konuşabiliyor olması gerektiğini dile getiren Pakdemirli, bürokratları ile yeraltı barajları konularını ele almaya başladıklarını söyledi.

Pakdemirli, orman yangınlarıyla mücadelede dünyada birinci olduklarını, bunu da günden güne geliştirmeye devam ettiklerini söyledi.

“Sanmayın ki yataklarımızda çok rahat uyuyoruz”

Gübre, ilaç gibi bazı maliyetlerin artması konusunda da değerlendirmelerde bulunan Pakdemirli, şöyle konuştu:

“Ne yazık ki tarım sektörü genel konjonktürden en fazla etkilenen sektör. Genel konjonktürde, örneğin dövizde ciddi bir fırlama varsa tarım sektörünün yüzde 100’ü bundan etkilenir. Çünkü tarımdaki emtiaların fiyatları dünyada oluştuğu için dünyada ne oluşuyorsa bizde de ona doğru gelişme yaşanıyor. Köylülerimizin, çiftçimizin maliyeti arttı, biz sanmayın ki yataklarımızda çok rahat uyuyoruz. Biz de bu maliyetlerin düşürülmesi için ikna ederek, Tarım Kredi ile konuştuk gübrede yüzde 15 indirim yaptık. Buğday söz konusu oldu ekimlerle ilgili bir risk gördük. O zaman hububattaki desteğimizi 5 kuruştan 10 kuruşa çıkardık. Bunların tedbirlerini almaya çalışıyoruz. Genel konjonktürel etkilerini bu zor dönemde en aza indirmek için gayret ve çabalarımızı sarf ediyoruz. 81 ili afedersiniz ‘deli dana’ gibi dolaşıyoruz. Ondan sonra da gelip problemleri çözmeye çalışıyoruz.”

Pakdemirli, ata tohumlarının sertifikalaştırılması noktasında da çalıştıklarını belirterek, tohumlukta yüzde 80’e yakın yeterliliğin bulunduğunu bildirdi.

Su Kanunu ile ilgili de değerlendirmelerde bulunan Pakdemirli, “En kısa zamanda yüce Meclisimize göndereceğiz. AB müktesebatını orada örnek alıyoruz.” bilgisini verdi.

“Afrin’den 600 ton zeytin girdi”

Bir soru üzerine Pakdemirli, “Afrin’de biz hükümet olarak PKK’nın eline gelir geçsin istemiyoruz. Afrin’de gelirlerin bir şekilde bize geçmesini istiyoruz. O sebeple Tarım Kredi Kooperatiflerine 5 bin tonluk bir görev yazılmıştır. Bu görev için ayın 8’inde kapılar açıldı. Şu ana kadar giren 600 ton ürün var. 200 bin tonluk zeytinyağı rekoltesinde bunları konuşuyor olmamız çok komik. ” ifadesini kullandı.

‘Ambalajsız ürünlerin hepsi sahtekarlığa açık’

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, gıda, perakende sektörlerinde ambalajsız ürün alınmaması tavsiyesinde bulunarak, “Ambalajsız ürünlerin hepsi sahtekarlığa açık. Ben ambalajlı üründen yanayım. Ambalajlı ürünün en azından bir denetimi var.” dedi.

Pakdemirli, Bakanlığının 2019 yılı bütçesinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda milletvekillerinin sorularını yanıtladı.

Türkiye’nin toplam protein açısından bir eksiğinin olmadığını dile getiren Pakdemirli, Türkiye’de yıllık et tüketiminin kişi başına 6 kilogramdan 15 kilograma çıktığını, Avrupa’da ise domuz ve diğerleri çıkarıldığında et tüketiminin ortalama 17-20 kilogram olduğunu belirtti.

Balıkta ise yıllık kişi başına tüketimin 6 kilogramdan 5 kilograma indiğini ifade eden Pakdemirli, “Benim balıkla ilgili bir tavsiyede bulunmamam söz konusu olur mu? Ette eksiğimiz var ama balıkta 1 milyar dolar ihracatımız var ve 2023 hedeflerini tuturmuşuz.” diye konuştu.

Pakdemirli, 2023 hedeflerini revize ederek, balık ihracatında 2 milyar dolara çıkılması gerektiğine dikkati çekerek, kendisini ziyarete gelen hindi üreticilerine de yararlı ve sağlıklı olan hindi etinin tüketimini artırmak için kamu spotu yapılmasını önerdiğini anlattı.

Bakan Pakdemirli, “Tarım tamamen liberal olmalı mı? Ben serbest piyasa ekonomisinden gelen bir insanım ama tarım tamamen liberal olmamalı. Yeri geldiğinde biz bu işlere müdahale etmeliyiz diye düşünüyorum.” ifadesini kullandı.

“Sudan’da yerli yatırımcıların tarım yapmalarını isteyeceğiz”

Sudan konusunun çok speküle edildiğini belirten Pakdemirli, şunları söyledi:

“Türkiye’de bir kıtlık olsa ne yapacağız arkadaşlar? Olabilir mi? Olabilir. İklimler değişiyor. Biz Türkiye’nin toplam tarım alanının yüzde 10’u kadar bir alanı bedelsiz bir şekilde Sudan hükümetinden aldık. Şimdi ne işin var, diyebilirsiniz. Sudan’da bulunmamızın sebebi Türkiye’nin ihtiyacı, Sudan’ın ihtiyacı olursa onu da karşılarız, oradan da üçüncü ülkelere ihracat yapılacak. Arazilerin tahsisi aşamasındayız. Arazilerimizin koordinatlarını henüz aldık. Bunları da devlet olarak cebimizden yatırım yapmadan, yerli yatırımcılara açarak burada tarım yapmalarını isteyeceğiz.”

Sudan’ın geniş arazilere sahip olduğunu belirten Pakdemirli, sulak ve sulak olmayan yerlerin bulunduğunu, ne gerekiyorsa o ürünün üretileceğini, sulak olmayan yerlerde daha çok susam üretiminin yapılacağını, diğer yerlerde ise pamuktan soyaya kadar birçok ürünün üretileceğini ifade etti.

“Ambalajsız ürünlerin hepsi sahtekarlığa açık”

Bal üretiminin çok sıkı denetlendiğinin altını çizen Pakdemirli, “Balda bir aralar televizyonlarda garip tipler, sahte balları pazarladılar. Şimdi laboratuvarlarımızda bu anlamda çok iyi bir denetim var. Herkesin başına polis dikmek mümkün değil. Benim size tavsiyem, gıda, perakende sektörlerinde 25 yılını harcamış kardeşiniz olarak ambalajsız ürün almayın. Ambalajsız ürünlerin hepsi sahtekarlığa açık. Ben ambalajlı üründen yanayım. Ambalajlı ürünün en azından bir denetimi var. Tarım Bakanlığı korkusu var, regülasyon korkusu var.” değerlendirmesinde bulundu.

Et ve Süt Kurumunca gerçekleştirilen ihaleye ilişkin kendisinin bazı gazeteciler ve siyasiler tarafından hedef alındığını dile getiren Pakdemirli, “Benim için iki kriter vardır; biri, boğazından geçti mi, doğru fiyatla aldı mı? Ben bürokratlarımın arkasında olmazsam iş yapamam. 100 bin liralık bir iş yapılmış. Hata varsa, hatayı yapan cezayı çeker. Gereksiz uzattılar. Devlet bir şey söylüyorsa tereddüt etmeden inanmak lazım.” diye konuştu.

“Şu anda et ithalatına ihtiyaç yok”

Şarbon konusuna de değinen Pakdemirli, yurt dışından gelen bir deri hastalığı olan şarbonun, antibiyotikle tedavisinin yapıldığını anlattı.

İnsana da bulaşan şarbon nedeniyle 150 hayvanın telef olduğunu, ölen bir insanın bulunmadığını ifade eden Pakdemir, şunları bildirdi:

“Bizim o dönem Brezilya’dan getirdiğimiz hayvanlarla ilgili bir şey söylendi. Şarbon, kuluçka evresi 5 gün olan bir hastalık. 5 gün içinde gemiye bindirirseniz, 5 gün içinde hayvan telef olur. Bu hayvanların oradan şarbonlu binmiş olma ihtimali yok. Brezilya’da şarbon vakası yok. O kadar speküle edildi ki biz burada iletişimin dozunu bilerek düşürdük. Medyaya çıkarak bu işin bir tehlikesi yok, hayvanlar karantinaya alınmıştır, vatandaşımız et yiyebilir, dedik.”

Pakdemirli, Kurban Bayramı dolayısıyla şu anda et ithalatına ihtiyaç duyulmadığını dile getirdi.

Konuşmaların ardından, Tarım ve Orman Bakanlığının 2019 yılı bütçesi, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Orman ve Su İşleri Bakanlığının 2017 yılı kesin hesabı ve Sayıştayraporu ile bağlı kuruluşların 2019 yılı bütçesi kabul edildi.