Ramazan Bayramı‘nda Suriye‘ye gidenlerden 36 bininin geri dönmediğini kaydeden Soylu, “Güvenli bölge açıklığa kavuşursa geri dönüşler de hızlanacaktır. Orası güvenli olduğu zaman dönerim, diyenlerin oranı yüzde 65 -70 civarı. Ben kelebek etkisi yapar ve bu oran yükselir diye de düşünüyorum” dedi. Terör örgütlerinin göç yolları ve göçmenlikle ülkelere sızmaya çalıştığına vurgu yapan Soylu, “Mesela 15 Temmuz sonrası iki buçuk yılda Edirne’den Yunanistan’a 8 bin FETÖ’cü kaçtı. Bu hat göçmenlerin kullandığı hat. Örgüt göçmenlerin kullandığı hattı kullandı” bilgileri paylaştı.
AVRUPA SORUMLULUĞU ÜZERİNDEN ATIYOR
Bakan Soylu’nun medya temsilcileriyle buluşmasına Emniyet Genel Müdürü Mehmet Aktaş, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Arif Çetin, Sahil Güvenlik Komutanı Tuğamiral Ahmet Kendir ve Göç İdaresi Genel Müdürü Abdullah Ayaz katıldı. “Göç” konulu toplantıda konuşan Bakan Soylu özetle şunları söyledi:
“Uluslararası hukuk açısından ‘mülteci ve göçmen’ iki farklı kavram. Bizdeki Suriyeliler, bu anlamda mülteci değil ‘geçici koruma kapsamındaki sığınmacılar.’ Geri göndermeme ilkesi gereği ülkelerinde can güvenliği sorunu olduğu için geri gönderilmiyorlar. Uluslararası anlaşmalar gereğince Türkiye, Lübnan ve Ürdün gibi ülkelerde bulunanlar da aslında tüm devletlerin sorumluluğu altındadır. Ancak Avrupa, bu sorumluluğu üzerinden atmaya ve göçmenleri ilk ulaştıkları ülkelere yıkmaya çalışıyor. Hatta aynı stratejiyi kendi içlerinde de uygulamaya çalışıyorlar. Göçmenlerin ilk olarak ulaştığı Yunanistan, İtalya, Macaristan gibi sınır ülkeleriyle, içerideki ülkeler arasında fikir ayrılıkları oluşuyor. Göç meselesi, Avrupa’ya kendi değerlerini sorgulatıyor. Hükümetleri deviriyor, siyasi krize yol açıyor, hatta İngiltere örneğinde olduğu gibi birliğin bozulması yönünde etki ediyor. Birkaç gün önce İtalyan sahil güvenlik gemisi, boğulmak üzere olan 135 göçmeni kurtardı ancak göçmenlerle birlikte kendi ülkesinin limanına yanaşmasına bile izin verilmedi.
İZMİR’İ AÇSAK GÜNDE 30 BİN KİŞİ GİDER
Türkiye, coğrafi konum itibarıyla dalganın vurduğu ilk sahil gibi. Biz burada kaya olmak istemedik. Yani çarpıp geri dönsünler tercihini kullanmadık. Ancak Türkiye, Suriyeliler konusunda yalnız bırakıldı. AB ile yapılan anlaşma çerçevesinde ilk 3 milyar Avroluk dilimin 2.4 milyar Avrosu ulaştı. Avrupa, sorunu labiret bürokrasisi içinde çözmeye çalışıyor. Oysa bizim harcamalarımız devam ediyor. Avrupa Parlementosunun da Avrupa kurumlarının da iyi niyeti söz konusu değil. Türkiye AB tarafından ciddi biçimde oyalanmaktadır. Mazeret olarak da kendi büroksilerini gösteriyorlar. Oysa biz anlaşmada üzerimize düşen her şeyi yaptık. Avrupa Birliği ülkeleri şu ana kadar anlaşma kapsamında 22 bin Suriyeli’yi Türkiye’den aldı. Şu an İzmir’i açalım, bırakalım. Günlük 30-35 bin kişi geçer. Bırakalım İzmir’i bakalım neler oluyor? Yani birileri diyor ki bırakın Avrupa’ya gitsinler. Öyle demekle olmuyor. Ben AB’yi tehdit etmiyorum, tespit yapıyorum.
POLİTİKA DEĞİŞİKLİĞİ SÖZ KONUSU DEĞİL
Çok küresel, çok karmaşık ve çok büyük bir meseleyi yönetiyoruz. 2011’den beri izlediğimiz bir politikamız var, bir stratejimiz var, ilkelerimiz var ve bunlarda herhangi bir değişiklik sözkonusu değildir. Türkiye’nin bu konuda bir strateji değişikliği olduğu ve insanları ölüme geri gönderdiği tezi üzerinden birtakım haberler çıkıyor. Özellikle Amerika’da yaşayan Suriyeli bir karikatürist’in provakatif çizimi üzerinden başlayan kampanyayı hepiniz biliyorsunuz. bu tabloya bakınca benim gördüğüm şudur: Türkiye bir istikrar mücadelesi veriyor, terörle mücadele veriyor ve başarılı oluyor.
KÖRFEZ ÜLKELERİ VURGUSU
Türkiye’nin içindeki olaylarla ilgili dışarıdan da karıştırma hevesinde olanlar var. Körfez ülkelerinin birkaçına bir bakın. Bu konuda istihbaratımız da var, aldığımız önlemler de var. (Soru: Sadece Körfez ülkeleri mi? Büyük devletler de var mı?) Başkaları da var. Bazı Körfez ülkeleri mihmandarlık yapıyor. Medya üzerinden, ajanlarla. Türkiye’deki adamları üzerinden. Suriyelileri kötü göstermeye çalışan tahrikler ortaya koyuyorlar. Birebir olayları biliyoruz.
Türkiye göç üzerinden de sarsılmaya çalışılıyor. Yalan ve iftira politikası var. Bunlara fırsat vermeyeceğiz. Sokak eylemi, linç bizim için korkulu rüyadır. (Bir Parti körüklüyor, dediniz. Kimler? FETÖ’nün olayların körüklenmesinde parmağı var mı?) İstihbarat başkanımızdan bu konuda çalışma yapmasını istemiştim. Özellikle sosyal medyadaki FETÖ’cü hesaplar. Tam da o hesaplar ve mesajlar olaylarla örtüşüyor. (ilk yıllarda Suriyelilere karşı olanların oranı ile bugün karşı olanların oranı arasında fark var mı?) hayır bir fark yok.
SURİYELİLER KONUSUNDA BİLGİ KİRLİLİĞİ VAR
Göç konusunda ciddi bir bilgi kirliliği ve iftira furyasıyla karşı karşıyayız. Suriyelilerin devletten maaş aldığı, hastanelerde öncelikli bakıldığı, Suriyeli öğrencilere devletten bin 200 TL burs verildiği, TOKİ’den bedava ev verildiği, üniversitelere sınavsız kabul edildikleri, araçlarında MTV’den muaf oldukları, Suriyelilerin devlet memurluğuna alındığı, özellikle seçim dönemlerinde Suriyelilerin gelişi güzel vatandaş yapıldığı gibi pekçok asılsız iddia ile karşı karşıya kalıyoruz. Hatta Konya’da bir Suriyeli’ye ait bedelsiz bir su faturası sosyal medyada geziyordu. İşin aslı sonradan ortaya çıktı. Faturanın altında ‘kullanım miktarı düşük olduğundan su kullanımının faturalandırılmadığı’ ibaresi olduğu anlaşıldı. Kullanım miktarı az olunca herkese yapılan bir uygulama.
92 BİN SURİYELİ’YE VATANDAŞLIK
92 bin 280 Suriyeli’ye vatandaşlık verildi. Bunun 47 bini yetişkin, 45 bin 280’i çocuk. Halen 30-40 bin civarında da vatandaşlık için başvuru var.(Suriyeliler demografik yapıyı değiştirir mi?) Mesela Avrupa’da nüfus yaşlanıyor. Bu nedenle Almanya kanun çıkardı, bir buçum milyon göçmen almaya karar verdi. Ben Türkiye’nin söz konusu şekilde bir tehlike, tehdit ile karşılaşacağını düşünmüyorum.
SURİYELİLERİN YÜZDE 65’İ DÖNMEK İSTİYOR
Güvenli bölge açıklığa kavuşursa geri dönüşler de hızlanacaktır. Dönerler diyoruz çünkü anket ve araştırma yapıyoruz. Orası güvenli olduğu zaman dönerim diyenlerin oranı yüzde 65 -70 civarı. Ben kelebek etkisi yapar ve bu oran yükselir diye de düşünüyorum. Önemli bir bölümü döner. Suriyeliler’den Ramazan Bayramı için gidenlerden 36 bin kişi geri dönmedi. Kurban Bayramı için ise şu ana kadar 20 bin kişi gitti.
GELEN SURİYELİLER
Türkiye’ye gelen Suriyelilerin yüzde 64’ü Halep, yüzde 8’i İdlip’ten, yüzde 8’i Haseke’den, yüzde 5’i Rakka’dan, yüzde 5’i Deyr-e Zor, yüzde 4’ü Hama, yüzde 4’ü Şam ve yüzde 2’si Humus’tan. Şu an Suriyelilerin barındığı 11 kamp var, bunlarda 87 bin 464 kişi kalıyor. Yaz günlerinde kaçakgöçmen artıyor. Günde yaklaşık iki bin kaçak göçmen yakalıyoruz. Geçen sene 29 bin Afganlıyı geri gönderdik. Bu senenin rakamlarına bakacak olursak, yedinci ay itibariyle 29 bin Afganlı geri gönderildi. 72 Bin Afganlı yakaladık toplamda. Hepsi geri gönderilecek. Denizlerimizin tamamında sahil gözetleme radar sistemi kurulacak. Çalışmalar başladı. 11 noktada var. Ayrıca Ulaştırma Bakanlığı ile Deniz Kuvvetlerine ait radarlar da bizimkilerle birlikte birbirine entegre edilecek. Denizlerimizde bir santimetre kare boş alan olmayacak.
8 BİN FETÖ’CÜ EDİRNE’DEN AVRUPA’YA KAÇTI
Suriyelilere biyometrik kimlik verilme işlemi tamamlandı. Biyometrik veride istihbaratları bir kişinin istihbaratı 30 gün sürüyor. Güvenlik tahkikatı yapılıyor. Suriyeliler’de DEAŞ bağlantısı çıkan oldu. Çok az sayıda. Terör örgütleri göç yolları ve göçmenlikle sızmaya çalışırlar. Mesela 15 Temmuz sonrası iki buçuk yılda Edirne’den Yunanistan’a 8 bin FETÖ’cü kaçtı. Bu hat göçmenlerin kullandığı hat. Örgüt göçmenlerin kullandığı hattı kullandı.