Süleyman Soylu, MHP Zeytinburnu İlçe Başkanlığı tarafından 1453 Çırpıcı Sosyal Tesisleri’nde düzenlenen Cumhur İttifakı Zeytinburnu Belediye Başkan Adayı ve Meclis Üyesi adaylarının tanıtıldığı “Beka için Milli Karar Cumhur için İstikrar” programına katıldı.
Burada konuşan Soylu, Türkiye’nin terörle mücadelede en güçlü dönemde olduğunu aktararak, PKK, DHKP/C gibi terör örgütlerine son dönemde yapılan operasyonları anlattı.
Türk milletinin büyük bir millet olduğunu dile getiren Soylu, “Önümüzde büyük bir seçim var. Bize diyorlar ki ‘Niçin beka seçimi diyorsunuz?’ Çok net ve çok açık bir şekilde, bu seçim bir beka seçimidir. Bu seçim ne 2014’tür ne de 2009’dur. Biz MHP ile bir araya gelip bundan önceki yerel seçimlerde ‘gelin birlikte bir ittifak kuralım.’ demedik. İhtiyaç da duymadık belki ama bugün diyoruz. Biz o gün ‘beka’ demedik hep birlikte ama bugün ‘beka’ diyoruz. Bunun bir sebebi var.” diye konuştu.
Soylu, uyuşturucu, kaçak sigara ve insan ticaretinde de PKK’nın şah damarını kestiklerini kaydederek, şöyle devam etti:
“Biz bu millete ne anlatacağız? 7-8 yıldır bu ülkeyi patinaj yaptırmak isteyenlere karşı biz bu ülkede ne anlatacağız? Bugün karşımızdaki cephede CHP, İYİ Parti, Saadet, PKK, FETÖ bunlar bugün mü bir araya geldiler? Gezi olaylarını kim çıkardı? 17-25 Aralık darbesini kim yaptı? 6-7 Ekim olaylarını kim ortaya koydu? 15 Temmuz darbesinin arkasında kim vardı? Irak’ın kuzeyinde kurulacak bir devlet ve Türkiye’yi sınırlandıracak anlayışın arkasında kim vardı? Kim vardıysa işin içindekilerle, akıl hocalarının tamamı, bugün karşımızdaki şer ittifakında karşımıza gelmişlerdir. Bugün bir farklı tezgah izliyorlar. CHP’nin 2014 seçimlerinde çarşaflı kadınlarla oy avcılığı yaptığı günleri hatırlıyor musunuz? Sanki onların bir parçasıymış gibi çarşaflı kadınlara rozet taktırıp tamamen istismar ederek oy avcılığı yapma konusunda bir iddia ortaya koyuyorlardı.
Şimdi de ondan daha tehlikeli bir şeyi yapıyorlar. Kendilerine truva atları bulmuşlar. İstanbul’da İmamoğlu, Ankara’da Mansur Yavaş, İzmir’de başka bir isim. Truva atları bulmuşlar, bu truva atlarıyla beraber acaba kalelerin içerisine girip içlerinden çıkabilecek HDP ve PKK’larla birlikte başka bir fitne tohumu ortaya koyabilir miyiz, koyamaz mıyız? Dertleri tamamen bu. O zaman biz niye Doğu ve Güney Doğu’da 94 tane belediyeyi bir sabah operasyonuyla beraber görevden aldık? Niye terörün şah damarını kestik? Biz ne anlatacağız bu insanlara? İyi ya Kılıçdaroğlu alacak Doğu ve Güneydoğu’da bizim tasfiye ettiğimiz bir süreci büyük şehirlerde canlandıracak. Bizim teslim ettiğimiz 299 tane HDP’li ve PKK iltisaklı bugün karşımızdaki şer cephesinin genel meclis ve belediye meclisi listelerindedir. Bir tehlike bekliyor Türkiye’yi. Bunu bütün arkadaşlarımıza anlatmamız lazım.”
Soylu, Türkiye’ye karşı atılan adımların bir türlü durmadığını anlatarak, Gezi Parkı olayları, 17-25 Aralık, 6-7 Ekim olaylarının da aynı amaçla yapılan saldırılar olduğunu söyledi.
“GEÇMİŞİMİZLE BAĞIMIZ BİZİM EN BÜYÜK GÜCÜMÜZ”
Daha sonra Zeytinburnu Kültür Sanat Tesisleri’nde düzenlenen Rumeli Hemşehri Buluşması programına katılan Soylu, salondaki hemen hemen herkesin bir şekilde göçün çilesini ve hasretliğini yaşadığını belirterek, bu kişilerin göçten sonrada hayata tutunmayı ve bir şeye sıfırdan başlamayı başardıklarını anlattı.
Soylu, bu yapıya sahip çıkmanın önemli olduğunu vurgulayarak, “Çünkü bu yapı, sizler, bu kökler, köklerimizle, geçmişimizle olan bağımız, bizim en büyük gücümüzdür. Bizim karşımızda olanlar çok uyanık, yıllardır bizim buradan beslenmememiz için uğraştılar. Bize Balkanlar’ı unutturmak istediler, bize Üsküp’ü, Makedonya’yı, öte yandan Halep’i unutturmak istediler. Oralardaki varlığımızı sadece tarih kitaplarında okuyalım, bir masal zannedelim ama bugün oralarda gerçekten canlı bir elimiz olduğunu, orada bizden canlar olduğunu, oralarda Türkçe konuşan kardeşlerimiz olduğunu unutalım istediler.” diye konuştu.
1989’daki göçte herkesin ayağa kalktığını dile getiren Soylu, şunları kaydetti:
“Herkes derken içerideki bazı mahfillerden bahsediyorum. Kimisi kasıtlı, kimisi korkudan, ‘sakın bunları almayın, alırsak mahvoluruz, batarız.’ dediler. Rahmetli Özal bunların hiçbirine kulak asmadı. Ne oldu? Batmak bir yana oradan güç aldık. Daha ‘Bismillah’ der demez, rahmetli Naim Süleymanoğlu, o ay yıldızlı formayla 190 kiloyu havaya kaldırdığında aslında sadece bir olimpiyat rekoru kırmadı, biz sadece bir madalyaya sevinmedik. Biz dünyaya bir mesaj verdik. Kim olduğumuzu, bir araya geldiğimizde ne olacağını ve en önemlisi birbirimizden kopmadığımızı gösterdik. Uzun yıllar darbelerle, darbe anayasalarıyla sindirilmiş, sınırları dışındaki tüm medeniyet değerlerine kapısı zorla kapattırılmış bu ülkenin ilk defa derin bir nefes alışıydı, 1989 hareketi. Bakın Türkiye yıllarca Ermeni tasarısı üzerinden terbiye edilmeye çalışıldı. Avrupa Birliği görüşmelerinde Kıbrıs meselesi yıllarca önümüze koyuldu. Oradan bir taviz koparılmaya çalışıldı ama Bulgaristan Avrupa Birliği’ne dahil edilirken, kimse onlara ‘siz bu insanları neden yurtlarından ettiniz, isimlerini neden değiştirdiniz?’ diye sormadı. Kimse fatura kesmedi.”