A. T. 24 Ekim 2007’de meme küçültme ameliyatı oldu. T., bir gün sonra da hastaneden taburcu oldu. T. bir kaç gün sonra meme başında renk değişimi oluşması ve koku gelmesi nedeni ile yeniden doktoruna gitti. T.’yi muayene eden doktor İ. A. her şeyin yolunda olduğunu söyledi. Ancak, ameliyatın üzerinden 6 gün geçmesine karşın meme ucundaki koku giderek ağırlaştı ve rengi de siyahlaştı.
İKİNCİ KEZ AMELİYAT OLDU
T., 5 Kasım günü 2’inci kez ameliyata alındı. Ameliyat sırasında meme ucunun çürüdüğü, içeriye yayılmaması için alınması gerektiği kaydedildi. İlk ameliyatta bazı sorunların oluştuğu kaydedilerek meme ucunda kan dolaşımının olmadığı, çürümenin de bundan kaynaklandığı kaydedildi. A. T.’ye, hatanın kendilerinde olduğu belirtildi, ameliyatın başarısız olduğu belirtildi.
PARÇAYI YERE DÜŞÜRDÜ ÜSTÜNE BASTI!
A. T.’ye, kasığından parça alınarak meme zeminine koyacakları bildirilerek yeni bir ameliyat günü verildi. Ocak 2008’de yapılan operasyon da sonuç vermedi. Daha sonraki günlerde yapılan müdahaleden de sonuç başarısız oldu Bir kez daha yapılan operasyonda ise, davalı doktor, alınan parçayı yere düşürüp üzerine bastı. Bu nedenle, bir kez daha A.T.’den parça alındı meme zemini oluşturuldu.
BAŞKA HASTANEYE SEVK
Bu kez de meme zeminin renk değişimi için de farklı bir işlem yapılması gerekti. A. T.’ye bu kez, Ataşehir’de bulunan özel bir hastaneye sevk edileceği masrafların ise kendileri tarafından ödeneceği söylendi.
TAZMİNAT DAVASI AÇTI
A. T. hatalı yapılan ameliyatı için tedavisine uzun yıllar devam etmek durumunda kaldı. Meme küçültme ameliyatına giren A. T.’nin sol memesi diğerinden küçük kaldı. A. T., hatalı ameliyat nedeni ile hastaneye ve doktora karşı 10 bin TL’lik tazminat davası açtı.
DOKTOR: KUSUR BENİM DEĞİL
Davalı doktor İ. A. adına dosyaya sunulan dilekçede ise, ortaya çıkan sonucun sorumlusunun A. T. olduğu öne sürülerek özetle şöyle denildi: “Davacıya, ameliyat öncesi ve sonrası yapacakları söylendi. Ameliyat sonrasında kullanması gereken sporcu sütyenini yanında getirmesi gerektiği bildirildi. Sigara içmemesi ve içilen ortamlardan uzak durması gerektiği kendisine bildirildi. Hasta, ameliyat sonrası kontrole geç geldi. 6 ay boyunca kullanması gereken sporcu sutyeninin yerine sentetik kumaştan oluşan bir sütyenle kontrole geldiği. Anılan balenli dar sutyeni sekiz saat boyunca kullanmış. Hasta, tedaviye uymadığı gibi verilen ilaçları da almadı.Hastaya, istenen yükseltinin sağlanması için verilen 6 aylık süre dolmadan davayı açtı. Hastanın kusurlu davranışları sonucu komplikasyon olarak çıkan sonuçtan biz sorumlu değiliz. Davanın reddine karar verilsin.”
KUSUR HASTAMIZDA
Davalı K. Ş. Hastanesi adına yapılan savunmada ise “Davacının kendi kusurlu davranışları sonucu gelişen komplikasyonlardan sorumlu değiliz. Davanın reddine karar verilmesini istiyoruz” denildi.
MAHKEME GERİ ÇEVİRDİ
Davanın görüldüğü İstanbul Anadolu 14. Asliye Hukuk Mahkemesi, Adli Tıp Kurumundan rapor aldırdı. Raporda, davalı doktor ve hastanenin bir kusurunun olmadığı kaydedildi. Bu rapor sonrası mahkeme A. T.’nin davasının reddine karar verdi.
YARGITAY KARARI BOZDU
A. T. kararı avukatı aracılığı ile temyiz etti. Temyiz incelemesini Yargıtay 15. Hukuk Dairesi yaptı. Yerel mahkemenin kararını bozan Daire’nin bozma gerekçesi şöyle açıklandı: Mahkemece, yapılan araştırma ve inceleme ve alınan raporların hüküm tesisine elverişli olduğundan söz edilemez. Taraflar arasındaki uyuşmazlıkta maddi gerçeğin ortaya çıkması için alınan raporun da dosya kapsamına uygun olması ve denetlenebilir olması zorunludur.
UZMAN BİR HEYETTEN RAPOR ALINMALI
Mahkeme, aralarında plastik ve estetik cerrahi, genel cerrahi ve enfeksiyon uzmanının da bulunduğu 3 kişilik akademik kariyere sahip bilirkişi heyeti oluşturulmalı. Davacıya uygulanan iş ve işlemlerin neler olduğu, olması gerekenle yapılanlar kıyaslanarak, özellikle davacıda gelişen durumun komplikasyon mu yoksa hekim hatası mı olduğu hususu da aydınlatılmalı. Hekim hatası bulunduğu kanısına varıldığı taktirde sorumlu tutulmalı, komplikasyon olduğu kanısına varıldığı taktirde ise, aydınlatılmış onam formunda bu konuda bir detaya yer verilmediği gibi gelişen komplikasyon ise yönetiminin de tıbbi standartlara uygun olup olmadığı gözetilerek davacının istek kalemleri değerlendirilmeli ve yukarıda açıklanan düzenlemeler dikkate alınarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeyle karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.”
MAHKEMENİN KARARI BEKLENİYOR
A.T.’nin avukatı Serkan Sezlev, Yargıtay’ın bozma kararı sonrası dosyanın yeniden mahkemesine döndüğüne işaret ederek “Mahkeme, önümüzdeki ocak ayına gün verdi. Bu duruşmada, ya Yargıtay’ın bozma kararına uyma veya kararında direnme yönünde bir karar çıkmasını bekliyoruz. Bozma kararın uyulması halinde, yeni bir bilirkişi raporunun alınması için heyet oluşturulması gerekiyor” dedi.