Bursa Barosu Başkanı Av. Gürkan Altun, Sayman Av. Aslı Evke Yetkin ve Bursa Barosu İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Komisyonu üyesi avukatlarla beraber basın açıklaması yapan Av. İsmail İşel, zorunlu arabuluculuk uygulamasının iki yıllık durumunu değerlendirdi. Arabulucu görevlendirilmesi yapılan dosya sayısının 739 bin 255 olduğunu ve bunlardan 460 bin 90, yani yüzde 65’inde anlaşma sağlandığını söyleyen İşel, “Yaptığımız araştırmalara göre ise Bursa ilinde iş mahkemelerine açılmış dava sayısı 2016 yılında 7669, 2017 yılında ise 7723 iken, zorunlu arabuluculuğun yürürlüğe girdiği 2018 yılında açılan dava sayısına baktığımızda sayının 6152 olduğunu görmekteyiz. İşçi-işveren ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklara ilişkin 2019 yılında açılan dava sayısı ise 6212’dir. Dolayısıyla dava sayılarında son derece sınırlı bir düşüş oluşmuştur.
2019 yılında elde ettiğimiz verilere göre işçi-işveren ihtilafları sebebiyle Bursa Arabuluculuk Bürosu’na yapılan başvuru sayısı 12 bin civarındadır. Bu başvurunun yalnızca 2750 civarında başvuru anlaşma ile sonuçlanmıştır. Bu sonuçlar göstermektedir ki, Bursa’daki zorunlu arabuluculuk uygulamasında anlaşma sağlanma oranı yüzde 23 civarındadır. Üstelik kısmi anlaşmalar da bu orana dahildir. Aynı zamanda, Bursa Arabuluculuk Bürosu’na ticari davalar sebebiyle yapılmış olan mecburi arabuluculuk kapsamındaki başvuru sayısı da 4600 civarında olmuş, ticari davalarda anlaşma oranı ise yüzde 7’lerde kalmıştır. Yani her 10 ticari anlaşmazlık dosyasından 1’inde dahi anlaşmaya varılamamıştır” dedi.
İsmail İşel, “Taraflar arasında eşitliğin hiçbir açıdan bulunmadığı iş uyuşmazlıklarında yüzde 23 oranında anlaşma olması, üzerinde düşünülmesi gereken çok önemli bir husustur. Buradan işçi-işveren uyuşmazlıklarında yapılan arabuluculuk anlaşmalarının ne kadar müzakere edildiği, hangi şartlarda anlaşıldığı, tarafların iradesinin müzakerelere yansıyıp yansımadığı gibi soruların cevaplanması gerektiği ortadadır. Mecburi arabuluculuk uygulamasının dava sayısını azaltmadığı, bunun yanında hak yerine menfaat söylemini öne çıkaran denetimsiz bir alan oluşturduğu açıktır. Ayrıca arabuluculuk aşaması taraflar ve devlet için oldukça masraflı bir hale dönüşmüş, bu yıl arabuluculuk ücretlerine artış dahi yapılamamıştır. Diğer yandan her geçen gün uygulama sorunları da ortaya çıkmış, içeriği ödenmeyen anlaşma tutanakları birçok hak kaybına ve mağduriyete de sebep olmuştur. Arabuluculuğa kabul yöntemi, belirlenen kontenjanlar ve kıdem, sınavın icrası gibi hususlar da avukatlar arasında huzursuzluklara ve güçlü eleştirilere sebebiyet vermiştir. Bunun yanında arabuluculuk görüşmelerinin adliyeler dışında ve güvenliğin bulunmadığı ortamlarda yapılıyor olmasının, tarafların mecburiyetten aynı masaya oturmak zorunda kalmasının oluşturduğu birçok sorunla da karşı karşıya kalınmaktadır. Hasılı, İş Mahkemelerinde dava şartı olarak getirilen zorunlu arabuluculuk uygulamasının kaldırılarak yerine ihtiyarî arabuluculuk düzenlemesinin getirilmesi yönündeki düşüncemizde haklı olduğumuz bu geçen 1 yıllık dönemde de ortaya çıkmış, bu görüşümüzün haklılığı daha da güçlenmiştir. Eğer zorunlu arabuluculuk uygulamasına devam edilebilecekse bile avukatsız temsilin engellenmesi ile maddi gücü bulunmayan kişiler için devlet eliyle avukat atanması gerektiği hususları da acil ve elzemdir. Sonuç olarak geçen yıl da tespit ettiğimiz gibi, zordan dönülmeli, adalet arayanlar doğrudan yargıya başvurabilmelidir” diyerek sözlerine son verdi.