Bursa Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı tarafından Tayyare Kültür Merkezi’nde düzenlenen ‘Bursa Edebiyat ve Yazı Akademisi’nin konuğu Yazar Metin Savaş oldu. ‘Edebiyat ve Efsane’ konulu bir sunum yapan Savaş, edebiyat ve efsane arasındaki bağlantıyı, okurlarıyla paylaştı. Konuşmasına kendisini tanıtarak başlayan Savaş, “Balıkesir’de yaşıyorum, ortaokul mezunuyum. 25 yıl bakkallık yaptım ve kendi kendimi yetiştirdim. Ortaokul mezunu cahil bir mahalle bakkalı bile yazar olabiliyorsa, bu sadece kitap okuyarak oluyor. Bir bakkal bile kitap okuyarak ciddiye alınan bir yazar haline gelebiliyorsa, sizler üniversite mezunu olarak neler yapabilirsiniz. Roman yazıyorum, yayınlanmış 11’i yayınmış toplam 14 kitabım var” dedi.
Türk mitolojisi daha zengin
Romanlarına mitolojik unsurları hep koyduğunu, bilhassa Türk mitolojisinin romanlara fazla yansımadığını belirten Savaş, romanlarda genellikle Yunun ve Hint mitolojisinin öne çıktığını vurguladı. Türk yazarların da ağırlıklı olarak Yunan mitolojisinden etkilendiğini dile getiren Savaş, “Halbuki bilmezler ki Türk mitolojisi Yunan mitolojisinden çok daha zengindir. Bunu fark etmiyorlar, Anadolu’da anlatılan hikayeler şeklinde küçümsüyorlar. Hiç de öyle değildir. Öyle olmadığını vurgulamak için romanlarıma Türk mitolojisinden unsurları bir şekilde muhakkak koyarım. Romanlarımda günümüzü anlatırım, fakat buna rağmen mitolojik unsurları koyarım. Mesela bir romanımın adı Erlik. Erlik Türk mitolojisinde şeytan demek. Yer altında yaşar, kötü varlıkların, kötü cinlerin lideridir. İslamiyet’te bunun karşılığı da şeytandır. Bir romanımda bu Erlik’i kullandım. Roman Balıkesir’de geçiyordu, günümüzü anlatıyorum. Romanda kendi kendime şöyle düşündüm. Erlik yani şeytan günümüzün Balıkesir’ine gelirse ne olur” diye konuştu.
Köroğlu’nun günceli Polat Alemdar
Mitolojinin, insanların dünyayı, hayatı algılama ve yorumlama biçimi olduğunu, asla yok olmaz bir şekilde günümüze kadar devam ettiğini dile getiren Savaş, “Çünkü bunlar kültür kodlarıdır asla yok olmazlar. Bir de arketipler var. Yani ilk örnekler. Diyelim ki siz Köroğlu’nu güncellemek istiyorsunuz. Bolu dağlarından, alıp bugünün İstanbul’una getirdiniz. Köroğlu ne yapıyordu. Zalim bolu beyiyle savaşıyor. Peki Köroğlu bugünün İstanbul’una gelse, zalim bir beyle savaşsa ne çıkar ortaya. Polat Alemdar veya eskiden vardı Deli Yürek. Deli Yürek biliyorsunuz İstanbul’da yaşayan derin devlet mensubu bir adamın kızına aşıktı. Yani Bolu beyinin kızına aşıktı. Polat Alemdar da yine bir beyi temsil eden bir adamın kızına aşıktı. Köroğlu’nun yardımcısı Ayvaz, Polat Alemdar’ın yardımcısı var Memati yani Memati Ayvaz’dır. Yine komik bir arketip, Keloğlan. Yeşilçam Keloğlan’ı güncellemek istese nasıl güncellenir. Keloğlan, mazlumdur, kendisini ezik hissetmektedir. Ama hikayenin sonunda padişahın kızıyla evlenmeyi başarır. Komik bir karakterdir. Neden İnek Şaban çok sevildi. Çünkü Kemal Sunal Kelağlan’dır. Bu filmleri eleştirebilirsiniz de ama bütün Türkiye seyretti. Neden sevdi? Çünkü bilinç altında seyirciler Keloğlan’la Kemal Sunal’ı birleştirdiler. İşte edebiyat ve efsane ilişkisi budur” açıklamasını yaptı.
“Hollywood filmlerini yasaklardım”
Mitolojinin bir toplumu kalkındırıp, kültürel güç verip, psikolojik destek sağlayabileceği gibi yabancı mitolojiyle de bir toplumu zehirleyip, çökertebileceğine dikkat çeken Savaş, “Mitoloji böyle bir şeydir, çok tehlikelidir. Kanadalı bir eleştirmen der ki; hikayesi olmayan toplumların sağlıkları bozulur. Hikayeniz olacak bu hikaye masal olur roman olur veya sinema, film olur. Neden biz çocuklarımıza binlerce yıldan beri masal anlatıyoruz. Psikolojik anlamda sağlıklı olsunlar diye. Amerikan filmlerinde kendi mitolojilerini çok güzel kullanıyorlar ve bilinç altımıza zerk ediyorlar. Amerikan filmleri, bilinç altının ne kadar önemli olduğunu bildiği için senaryolara mitolojileri çok güzel yerleştiriyorlar. Dünya toplumlarını bu şeklide etkiliyorlar. Bugün biliyorsunuz Türkiye’nin sokaklarında çocuklar Kara Muratçılık, Malkoçoğluculuk oynamıyorlar. Batmancilik, Robin Hoodçuluk oynuyorlar. Niye o filmler bilinç altlarına yerleşiyor. İşte o yüzden ben Hollywood sinemasına karşıyım. Devletin başında olsam yasaklardım. Çok tehlikeli. Bilinç altına yerleşiyor. Bu çocuklar ilerde büyüdüklerinde Amerikan sempatizanı olacaklar. Ben de çocukluğumda hep kovboyculuk oynardım. Çünkü televizyonlarda hep kovboy filmleri vardı. Ama günün birinde TRT’de Küçük Ağa diye bir dizi çıktı. Hepimiz Küçük Ağacı olduk. Çok dikkatli olmak lazım. Artık Dede Korkut diye biri yok. Masalcı dedeler yok. Ama günümüzde de hikaye anlatılması gerekiyor. Nasıl anlatıyoruz roman ve sinemayla. Onun için roman ve sinema önemlidir” şeklinde konuştu.