İstanbul’un Avrupa Yakası’nda borcunu ödeyemeyen bir vatandaş, ailesiyle ikamet ettiği apartman dairesini alacaklısının üzerine devretti. Devre rıza göstermediğini belirten borçlunun karısı ise İstanbul 12. Aile Mahkemesi’nde tapu iptali davası açtı. Mahkemede ifade veren davacı kadın, taşınmazın aile konutu olduğunu ileri sürerek, taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile tapu kaydına aile konutu şerhi konulmasını talep etti. Mahkemede savunma yapan davalı alacaklı ise, dava konusu taşınmazın tapu kaydında aile konutu olduğuna dair bir şerhin bulunmadığını ve iyi niyetli olduğunu belirterek, davanın reddini talep etti. Mahkeme davayı reddetti. Davacı kadın kararı temyiz edince devreye Yargıtay 2. Hukuk Dairesi girdi.
Emsal bir karara imza atan daire, eşin rızası olmadan aile konutunun satılamayacağına hükmetti. Kararda, “Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesi yetkili eşin izni için bir geçerlilik şekli öngörmemiştir. Bu sebeple söz konusu izin bir şekle tabi olmadan, sözlü olarak dahi verilebilir. Ancak maddenin ifadesinden de anlaşılacağı üzere, iznin ‘açık’ olması gerekir. Somut olayda taşınmaz aile konutu olup, davalı eş dava konusu aile konutunu davalıya devretmiş .Bu işlem sırasında davalı eş tarafından davacı eşin açık rızası alınmamıştır. Açıklanan kurallar çerçevesinde eşin ‘Açık rızası’ alınmadan yapılan işlemin Hukuk Genel Kurulu’nca da açıkça ifade edildiği üzere ‘Geçerli olduğunu’ kabul etmek imkansızdır. Eş söyleyişle eşin açık rızası alınmadan yapılan işlemin geçersiz olduğunu kabul etmek zorunludur. Hal böyle olunca, mahkemece Hukuk Genel Kurulunca benimsenen yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkelere uygun değerlendirme yapılarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde ret hükmü kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. Mahkeme hükmünün oy birliği ile bozulmasına karar verilmiştir” denildi.