Bursa Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Siyasi Tarih Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Barış Özdal’ın moderatörlüğünü yürüttüğü ‘Uluslararası Göç ve Nüfus Hareketleri Bağlamında Türkiye‘ konulu panel Prof. Dr. Mete Cengiz Kültür Merkezi’nde düzenlendi.
Panelin moderatörlüğünü yürüten Prof. Dr. Barış Özdal, mevcut derslerini bir panel havasında işlemek istedikleri için konusunda uzman konuklar çağırarak göç olgusunu tartışmayı amaçladıklarını kaydetti. Panelde Bursa İl Göç İdaresi Müdürlüğü Uyum ve İletişim Başkanlığı’ndan Burcu Demir, BM Nüfus Fonu (UNFPA) Saha Sorumlusu S. Sinem Mısırlıoğlu ve Bursa Teknik Üniversitesi’nden Doktor Öğretim Üyesi Selda Adiloğlu konuşmacı olarak yer aldı. Öğrencilerin yoğun ilgi gösterdiği etkinlikte Bursa’da ki göçmenler, Türklerin göç tarihi ve kadınların göçlerdeki konumu başlıkları ön plana çıktı.
BURSA’NIN YÜZDE 5,46’SI SURİYELİ
Panelde ilk konuşmayı Bursa İl Göç İdaresi Müdürlüğü Uyum ve İletişim Çalışma Grubu Başkanlığı’ndan Burcu Demir gerçekleştirdi. Suriyeli göçmenler hakkındaki mevcut resmi rakamları paylaşan Burcu Demir, Bursa’nın sınır ili olmamasına rağmen, sanayi ili olduğu için Suriye uyruklu yabancıların en yoğun yaşadığı 7. il konumunda bulunduğunu açıkladı. Demir; “Bursa’da resmi rakamlara göre 160 bin 204 Suriyeli var. Bu kişiler kent nüfusunun yüzde 5.46’sını oluşturuyor. En yoğun bulundukları ilçeler ise Yıldırım, Osmangazi ve İnegöl olarak ön plana çıkıyor. Gönüllü olarak dönmek isteyenlerin, özel ihtiyaç sahibi olup da başka bir ülkeye yerleştirme işlemi yapılabilecek kişilerin ve ülkemizde evlenmek isteyen kişilerin işlemleri İl Müdürlüklerince yapılıyor. Uluslararası Koruma kapsamında yabancı kabul eden ülkelerde ise ABD, Kanada ve Norveç olarak ön plana çıkıyor. Suriye uyruklu yabancıların iller arasında seyahatlerinde ve il değişikliklerinde İl Göç Müdürlüklerinden izin alması gerekiyor “ diye konuştu.
GÖÇMEN KADINLAR İKİ KERE AYRIMCILIĞA UĞRUYOR
BM Nüfus Fonu (UNFPA) Saha Sorumlusu S. Sinem Mısırlıoğlu ise toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin herkes için yıkıcı sonuçlar doğurduğunu vurguladı. Mısırlıoğlu, özellikle göçmen kadınların hem kadın hem de göçmen olmanın dezavantajlarını birlikte yaşamak zorunda kaldıklarını bu nedenle program kapsamında oluşturulan kadın ve kız çocukları için güvenli alanların, kırılgan grupların karşı karşıya kaldığı riskleri azaltabildiğini ve daha fazla zarar görmelerini engellediğini aktardı.
Sunumların ve konuşmaların ardından öğrencilerle gerçekleştirilen soru-cevap bölümü ile panel sona erdi ve katılımcılara teşekkür belgeleri Prof. Dr. Barış Özdal tarafından takdim edildi.