Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde geçen hafta termik santrallerin baca filtresi ve arıtma tesisi kurmadan 2.5 yıl daha çevreyi kirletmesine izin veren yasa tasarısı, AK Parti ve MHP’li vekillerinin oylarıyla kabul edilmiş ve muhalefetin de bu oylamaya katılmaması tepki çekmişti.
CNN Türk’te 28 Kasım’da yayınlanan “Günün Ekonomisi” programında ise bu tepkiler “çatlak seslerin artması” olarak nitelendirildi. Programda, sunucu Beste Uyanık ise sanrtallere filtre takılması işlemi için üretime verilmesi gereken 10-12 günlük aranın maliyetini Yatağan Termik Santrali üzerinden hesaplayarak, meclisten geçen filtre takılmaması kararını savundu.
Türkiye’deki 15 termik santralin bacalarının filtrelenmesi için son yasada 2,5 yıl süre tanındığını belirten sunucu Uyanık, Çevre Bakanı Murat Kurum’un açıklamalarını hatırlatarak “Takmayanlar, 20 kat fazla ceza alacak ama 10-12 günlük araya ihtiyaçları var” dedi. Bu aranın maliyetini Yatağan Termik Santrali üzerinden hesaplayan Uyanık, şu ifadeleri kullandı:
“O santralin 10 gün durması demek, 32 bin kişi enerjisiz kalacak demek. Bu tek bir santral. 15 santral birleşirse bu oran 500 bin kişiye çıkacak. 10 günde 500 bin kişi mağdur olacak. 35 bin konut dediğimiz 750 bin konuta çıkacak 15 termik santral de aynı zamanda filtreleme işlemine girerse. Yatağan’daki santrali durdurdunuz 10-12 gün, 12 bin metro seferinin iptal edileceği kadar bir enerji kaybı yaşanacak ve 8 bin 900 makine de çalışamayacak. Sanayiye de vuracak.”
Şu Türkiye medya tarihinin en utanç verici yayınlarından biri olabilir. Termik santrallere 2,5 yıl daha filtre takılmama kararını şu şarlatanlıkla savunmanın izahı yok. Çürümüş insan en büyük çevre kirliliği. pic.twitter.com/TsAprRdUrT
— Caner Eler (@canereler) November 28, 2019
CNN Türk’teki termik santral övgüsüne yanıt olabilecek nitelikte bir yazı bugün, yine Demirören Medya’yaya ait olan Hürriyet Gazetesi’nin yazarı Sedat Ergin’den geldi.
Türkiye Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF), TEMA Vakfı, Türk Tabipleri Birliği, Türk Nöroloji Derneği ve Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği’nin de aralarında bulunduğu 16 sivil toplum kuruluşunun oluşturduğu Temiz Hava Hakkı Platformu’nun ‘Kara Rapor’unu paylaşan Sedat Ergin yazısında şu çarpıcı tespitlere yer verdi:
“Hava kirliliğinin kadar yaşamsal bir ‘ulusal tehdit’ haline geldiğini anlamamız için yalnızca rapordaki şu tespiti aktarmak yeterli olabilir. Hava kirliliği ölçümleri ve ölüm istatistikleri kullanılarak yapılan bir analize göre, Türkiye’de hava kirliliği 2017 yılında trafik kazalarından 7 kat daha fazla can almıştır.
Türkiye’nin hava kirliliğine ilişkin göstergelerde kabul ettiği ulusal sınırlar Dünya Sağlık Örgütü’nün sınırlarının iki katından da yüksektir. Ancak bu durumda bile yeterli ölçüm yapılan 73 ilden 41’inde hava kirliliği ulusal sınır değerlerinin üzerinde çıkmıştır. 2018 yılı hava kirlilik haritası çıkartıldığında, havası en kirli 10 il şöyle beliriyor: Kahramanmaraş, Iğdır, Mersin, Manisa, Niğde, Bursa, Afyon, Muğla, Düzce ve Osmaniye…
Şimdi meselenin kömür santrallarıyla ilgisine gelelim. Çevre Bakanlığı’nın ölçüm istasyonlarının kaydettiği veriler karşılaştırıldığında, 2018 yılı içinde çevre kirliliği bakımından en yüksek değerin saptandığı nokta, havası en kirli il olan Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesidir. Elbistan’da toplam 2 bin 795 megavat gücünde linyit kömüre dayalı iki termik santral faaliyet gösteriyor.”
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, dün yaptığı açıklamada, “Termik santrallerin filtrelerinin 6 ay içinde yapması lazım. Başlamazsa, 6’ncı aya müteakip ceza kesilir veya proje vermemiş tedbir sağlamamış ise biz de gider filtrelenmeye ilişkin adımı atarız. Yükleniciden bedelini alırız diyoruz, biz kendi bütçemizden yaparız demiyoruz” demişti.