Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Cumhurbaşkanıyla Gündem Özel” programına katıldı. Ulus’taki eski TBMM binasında düzenlenen programda gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevaplayan Erdoğan, önemli açıklamalarda bulundu.
“Seçim sonrası OHAL’i masaya yatırıp, onu kaldırma gibi bir durum söz konusu olabilir”
FETÖ ile mücadelenin nasıl devam ettiği yönündeki soru üzerine Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu:
“FETÖ ile mücadelede 15 Temmuz gecesinin sıcaklığı neyse, şu anda da aynı sıcaklık içerisinde bu mücadelemizi sürdürüyoruz. KHK’larla bu süreç aynen devam ediyor. Biz asla bundan taviz vermeyeceğiz. Bunlar milleti böldüler, parçaladılar. Bu FETÖ’ye biz asla taviz vermeyeceğiz. Adalet Bakanlığının bir çalışması var. O da yıl sonuna kadar bu davaların tamamını bitirmek. Böyle bir gayretin içindeyiz. Bu akşam bir şeyi söyleyeceğim mesela CHP’nin seçim beyannamesinde FETÖ’yle ilgili herhangi bir şey yok. Terörü de es geçmişler niye, beraber geziyorlar da onun için. Bir şeyin üzerinde duracağım seçim sonrası OHAL’i masaya yatırıp, onu kaldırma gibi bir durum söz konusu olabilir. Onun çalışmasını da yapmış olacağız. İnşallah kabineyi kurduktan sonra talimatı verip çalışmayı sürdüreceğiz. Fazla sürüncemede kalmaz. Adımı atacağız.”
Muharrem İnce’nin, Fetullah Gülen’in iadesinin usulüyle istenmediğini bilgisini aldığı Amerikalı yetkilinin açıklanmaması hakkında konuşan Erdoğan, “Alamazsınız bunlarda yalan diz boyu. Amerikalı bir yetkili değil, onların kendi yetkilisi. CHP’nin kendi yetkilisi. Eğer ABD’li yetkiliyse gelin MİT’e bunu söyleyin. Şu ana kadar ne Adalet Bakanlığına, ne MİT’e söylediler. Çünkü bunlar yalancı” dedi.
Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun katıldığı bir programda telefonlarının yasa dışı yollarla dinlendiği yönünde bir iddia ortaya atmasının hatırlatılması üzerine, “Türkiye’de telefonu en çok dinlenen kişi benim. Bu FETÖ takımının burada olduğu zamandan tutun, bütün hepsi. Sayın Kılıçdaroğlu’nun böyle bir projesi varsa bu projeyi bu güne kadar niye açıklamadı? Yahu Sayın Kılıçdaroğlu ne anlar projeden ya. SSK’nın genel müdürlüğünü yaptı mı bu, yaptı. SSK’nın genel müdürlüğünü yaptığı zaman Allah aşkına, hastanelerimizin hali neydi? Sen bu kadar projeye yönelik kabiliyeti olan bir insansan niçin genel müdür olduğun zaman şöyle bir tane, iki tane doğru dürüst proje ortaya koymadın ya? Niye, bunlar projeden anlamaz. Proje bizim işimiz” diye konuştu.
AK Parti iktidarı döneminde tamamlanan projelerden örnekler sunan Erdoğan, “Bak biz geldiğimizden bu yana bir taraftan projeler yapıyoruz, işte şu anda bunlar bakın yeni yaptığımız hastaneler. Şu anda 5 tane şehir hastanesi bitirdik. Ve bunlar benim ta belediye başkanlığım dönemimdeki özellikle ideallerim olarak gördüğüm hastanelerdir. Avrupalı buraya gelsin. Şimdi bizim tek derdimiz var, nedir? Hakikaten kalitekitasyonu yüksek, kariyer sahibi doktorlarımızın sayısını artırmak. Biz bunları artırdığımız zaman inşallah bu hastanelerin müşterisi çok daha fazlasıyla artacak. Şu anda bile benim garip köylüm, vatandaşım buralara geldiği zaman o kadar mutlu oluyor ki gidiyorum gözleri doluyor, ‘Eyy Tayyip’im sen şimdi bu hastaneleri yaptın, ben şimdi köyden ne davarımı sattım ne bileziğimi sattım geldim burada para vermeden yattım’ mesele bu ya. Şimdi bizim derdimiz, ‘Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi / olmayan devlet cihanda bir nefes, sıhhat gibi’ Sağlık diyorsak, mutluluk diyorsak, bu” açıklamasında bulundu.
“Biz gelmeden önce MR mı vardı, ultrason mu vardı ama şimdi bakın hepsi var”
AK Parti öncesindeki süreçte sağlık teknolojisinde ciddi sıkıntıların olduğunu açıklayan Erdoğan, şöyle konuştu:
“Yani gelmeden önce MR mı vardı, ultrason mu vardı, yok yok yok. Ama şimdi bakın hepsi var. Geldiğimizde çürük birkaç tane ambulans falan çalışıyordu, şimdi hepsi pırıl pırıl ambulanslar var. Hava ambulans var, helikopter ambulans var, uçak ambulans var ve paletli ambulanslar var. Eskiden köpeklerin çektiği kızaklarda ta dağlardan hastanelere götürülürdü. Ama şimdi o paletli ambulanslarla bütün o işleri görüyoruz. Peki, bunları Bay İne neyle anlatacaksın? Bunları nasıl görmemezlikten gelirsin? Biz bu süreçte 5 bin ambulansı sağlık örgütümüzün içerisine kaydettik. Mutluluk bu, huzur bu, yani halk kendisini yönetene güvenecek.”
“Siyasetle haysiyet cellatlığını birbirine karıştıran bu zattan (Kılıçdaroğlu) ne kadar tazminat kazandığımızın hesabını ben artık tutamaz oldum”
Kılıçdaroğlu’nun Man Adası iddiaları üzerinden yürütülen davanın sonuçlanmasıyla ilgili soruyu cevaplayan Erdoğan, “Sayın Kılıçdaroğlu’nun bu tür iftiraları çok çirkin bir iftiraydı. Bu da adalet duvarına çarptı. Şahsımı ve aile bireylerimi Man Adasına para kaçırmakla itham eden iftirasının cevabını buldu. Mahkeme Kılıçdaroğlu ’nu bu iftiraları sebebiyle toplamda 197 milyar tazminata mahkum etti. Siyaset yapmakla haysiyet cellatlığını birbirine karıştıran bu zattan ne kadar tazminat kazandığımızın hesabını ben artık tutamaz oldum. Bu güne kadar çok tazminatlar aldım” dedi.
Muharrem İnce’nin bir mitinginde parlamentodaki tüm milletvekillerinin hırsız olduğu yönünde bir ifade kullandığını aktaran Erdoğan, “Bu partinin cumhurbaşkanı adayı da geçenlerde biliyorsunuz tüm milletvekillerini hırsız olmakla itham etti. Şimdi diyor ki parlamentodaki tüm milletvekilleri hırsız. Kendisi de buna katılıyor biliyor musunuz? Şimdi parlamentodaki tüm milletvekilleri hırsız dediği zaman, bu senin genel başkanını da kapsıyor, seni de kapsıyor. Demek ki sende hırsızsın. Bu da hırsız. Eğer kabul ediyorsan. Parlamento gibi bir kutu mekanın mensuplarını böyle bir iftira ile veya böyle bir ithamla foyaca sandığı kişinin söylemesiyle kabullenmek olabilir mi? Şu anda bir defa bizim arkadaşımızın hepsi dava açıyor. Ve bu davayı açmak suretiyle tabi Muharrem İnce burada nereye varır bilemem. Ama hırsızlık ithamı karşında iftira etmek, yalan söylemek, gerçekleri çarpıtmak bunların tabi iliğine kadar işlemiş vaziyette. Her seferinde yargıda boylarının ölçüsünü almalarına rağmen akıl almaz bir yüzsüzlükle, aymazlıkla, pişkinlikle yola devam ediyorlar. Şu anda arkadaşlarımız davalarını açıyorlar. Bu davaların neticesinde yargı ne gibi karar verir bunu bilemiyorum. Ama hırsızlık ithamının ben ciddi bir cezayı müeyyidesi olduğunu biliyorum. Onun için burada da gerekli cezayı alacaklarına inanıyorum” değerlendirmesini yaptı.
Erdoğan, yeniden cumhurbaşkanı seçilmesi halinde kabidesinde MHP kökenli isimlerin yer alıp almayacağı yönündeki soru üzerine, “O da koalisyon mantığıdır. Bu yeni düzen yetkiyi cumhurbaşkanına veriyor. Cumhurbaşkanı olarak en ideal kabineyi, kurulları, ajansları nasıl kuracağımızın çalışmasını tüm mesai arkadaşlarımızla konuşacağız. Bu işi en başarılı bir şekilde yürütece bu ülkeye en yakışan kabineyi oluşturmuş olacağız. Teknokratlar kabinesi düşünemem. Bürokratik oligarşiden çok çektik. Bir ifadem var benim, ‘Devleti şirket gibi yönetmek’ bunu başarırsak biz başarı alırız. Şu anda birçok dünya ülkesinde piyasadan gelen insanlar belli yerlere yerleşiyor” cevabını verdi.
Kandil’e Operasyon Olacak Mı?
Erdoğan “Kandil’e operasyon olacak mı?” sorusu üzerine, “Olayın tabi 2 boyutu var. Kandil var, Sincar var. Irak’tan Türkiye’ye herhangi bir tehdit olursa ki zaman zaman oluyor. Bağdat yönetimiyle bunu görüşürüz. Bağdat ‘ben bunu çözerim’ dediği taktirde ne ala. ‘Çözemem’ derse Sincar’ı da Kandil’i de vururuz. Bunu ilk defa söylüyorum. Mahmur. Mahmur çok önemli. BM şöyle demiş böyle demiş… BM’nin Mahmur meselesini de halletmesi lazım. Mahmur bir kuluçka yuvasıdır. Ban Ki Moon ile bunları çok konuştum. Bu meseleyi çözmezseniz vururuz. Kandil nereden besleniyor sanıyorsunuz? Mahmur’dan. Sincar da küçük bir Kandil’dir aslında” açıklamasını yaptı.
Yapılan düzenlemeler sayesinde Kürt sorununun ortadan kalkarak yerini terör sorununa bıraktığını açıklayan Erdoğan, “2005’te Diyarbakır’da bir konuşma yapmıştım. ‘Eğer bu sorunsa bu benim sorunumdur.’ Türkiye’de sadece Kürdün değil, Türkün de Boşnak’ın da, Laz’ın da sorunu vardır. Şimdi bu sorunlar yok, terör sorunu vardır. Bunun temel aktörü PKK’dır. Terör sorununu sıfırlayana kadar son teröriste kadar bu mücadeleyi devam ettireceğiz. Kürt kardeşlerimizi çok kandırdılar. Şimdi ben diyorum ki ey Kürt kardeşim seni kandıranlara izin verme. Diyarbakır Belediyesi’nin önünde ağlatılan anneler senin annen. Onların kızlarını Kandil’e kaçıranları unutma” diye konuştu.