Evrensel, Amerika’nın Sesi ve BBC Türkçe’nin haberlerine göre, 17 Ocak’ta Sur’a giren heyet, inceleme ve gözlemleriyle ilgili hazırladıkları raporu bir basın açıklaması ile kamuoyuyla paylaştı.
Rapora göre tescilli yapıların yerinde değil, yıkımlar iş makinalarıyla yapılmış ve Sur’un özgün kent mimarisi yerine yabancı, kimliksiz bir kent inşa edilmiş, bazı bölgelerde define avcıları kazı yapmış. Ayrıca yüze yakın tescilli sivil mimari örneği yapı büyük tahribata uğramış ve ağır hasarlı halde bulunuyor.
Mimarlar Odası Şube Eş Başkanı Şerefhan Aydın tarafından okunan raporda, şöyle dendi: “Sur içi bölgesinde Savaş, Hasırlı, Fatih Paşa, Dabanoğlu mahallelerinde kentsel dokuyu yansıtan 49 tescilli yapının kalıntılarının dahi yerinde olmadığı teyit edilmiştir. Onlarca sivil mimari örneği yapı yıkılmıştır. Yıkılan yapılara ait tekrar kullanılabilecek orijinal yapı malzemeleri alanda bulunamamıştır. Uydu görüntüleri üzerinde yaptığımız çalışmalarda görüldüğü üzere her ne kadar alandaki yapılar tank ve topla dövülmüş olsa da, asıl yıkımın çatışmalardan sonra alandaki iş makineleri ile yaratıldığı tespit edilmiştir.
Alandaki yapıların mevcut durumu, yıkımların Kültür Bakanlığı uzmanları gözetiminde yapılmadığı, yıkımı gerçekleştiren kurumların kontrolsüz, özensiz, koordinasyon ve iletişim eksikliğiyle bu çalışmaları yürüttüğü ve şu anki tablonun oluşmasına sebep olduğu gözlemlenmiştir.
Bazı tescilli sivil mimari örneği ve korunması gerekli çevresel değerli yapıların bir bölümünün yıkılarak fiili araç yolu olarak kullanıldığı, ayrıca başta Yenikapı Sokak olmak üzere birçok sokağın Sur’un geleneksel kent planına aykırı bir şekilde genişletildiği, bunun sonucunda da birçok tescilli ve çevresel değerde korunması gerekli yapının yıkıldığı tespit edilmiştir.
Hiç kimsenin alana girişine izin verilmemesine rağmen bazı yapılarda define amaçlı kazıların yapıldığı ve yapıların tahrip edildiği gözlemlenmiştir.
Alanda yeni yapıların alt yapısı için iş makineleri ile ciddi derinlikte kazıların yapıldığı, Sur’un arkeolojik katmanlarının tahrip edildiği görülmüştür. Yapıların orijinallerinde yer almayan rögar ve telekomünikasyon müdahale kapaklarının bazı yapı avlularına yerleştirilerek avlu döşemesine aykırı yapılarak yapılara zarar verdiği görülmüştür.
Alanda yapılan yeni yapıların özgün geleneksel Diyarbakır mimari dokusuna aykırı, tamamen bazalt kaplı betonarme yapılar olduğu, cumba, bazalt taş, geniş avlu, sokağa cephe veren kapı pencere açıklıkları, avlu duvar detayları, süs havuzu gibi geleneksel Sur mimari evlerinin belirgin özelliklerini taşımadığı görülmüştür. Aynı zamanda yeni yapıların cephesinde yapıştırma yöntemiyle kullanılan bazalt taşın Diyarbakır’ın özgün bazalt taşı olmadığı, yapıların cephelerinde sokak dokusunu bozan geniş boyalı sıvalı bölümler yapıldığı gözlemlenmiştir.”
Rapora ilişkin son değerlendirmede ise şu ifadelere yer verildi: “İlgili ve yetkili kurumlara çağrımızdır; Sur’da gelişen tahribat daha fazla büyümeden bu yanlıştan dönülmeli ve Sur’un özgün kimliğine yaraşır çalışmaların yürütülmesi için çaba sarf edilmelidir.”