Koç Üniversitesi Psikoloji Bölümü 2’nci sınıf öğrencisi Başak Yücetin, hayali olan öğretmenlik için 7 saatlik bir uçak yolculuğuyla Nepal’in başkenti Katmandu’ya gitti. Oradan 8 saat süren zorlu kara yolculuğuyla Pokhara şehrine ulaşan Başak Yücetin, buradan da iki hafta öğretmenlik yapacağı küçük köye ulaştı.
Türkiye’den Uluslararası Gönüllü Eğitim Programı’na (IVHQ) katılan tek öğrenci olan Yücetin, köyde 10 kişilik bir ailenin yanına yerleşti. Türkiye’deki alışkanlıklarının çok dışında bir yaşamla karşılaşan Yücetin, yanında kaldığı aileyle aynı sofraya oturup iki hafta boyunca 3 öğün pilav yedi. Temiz içme suyu bile bulunmayan köyde sıcak suyla banyo yapmaya da hasret kalan Başak Yücetin, her şeye rağmen hayalini gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşadı. Her sabah köy okuluna gidip kara tahta başına geçen Başak Yücetin, okul öncesi 4-5 yaş grubundaki çocuklara İngilizce ve matematik öğretti.
ÇOCUKLARIN ‘DİDİ’Sİ
Kendisine yerli dilde abla anlamına gelen ‘Didi’ diye seslenen miniklerle ders dışında oyunlar da oynayan Başak Yücetin, Nepal’den hayatı boyunca unutamayacağı anılarla döndüğünü söyledi. O çocukların bir gün birer yetişkin olduklarında kendisini hatırlamalarının tek dileği olduğunu anlatan Başak Yücetin, elektrik bile olmayan, hijyen şartlarından uzak bir köy okulunda kendisini en çok etkileyen şeyin tüm olumsuzluklara rağmen çocuklarının yüzlerinde hiç eksik olamayan gülümsemeleri olduğunu kaydetti.
PROGRAMLA NEPAL’E GİDEN TEK TÜRK
Gönüllülük programı olan IVHQ’ya katılıp Nepal’e giden tek Türk öğrenci olduğunu belirten Yücetin, “Çocukluğumdan bu yana istediğim bir şeydi. Tanımadığım bir ülkede çocuklara elimden geldiğince yardımda bulunmak en büyük hayalimdi. Bunu gerçekleştirmiş oldum. Nepal’in küçük bir köyünde geçen 2 haftada, alıştığım şartlardan çok farklı koşullarla karşılaştım. Benimle bu programa katılan Singapurlu üniversite öğrencisi bir kız daha vardı. 91 yaşında bir dedenin reisi olduğu 10 kişilik bir ailenin yanında kaldık. Böyle bir aileyle yaşamak farklı bir duyguydu. Onlarla üç öğün pilav yedim. Ama zaman içinde alıştım. Çok misafirperverlerdi. Bizim günlük hayatta alışık olduğumuz şartların hiçbiri yoktu. Banyo yapmak için sıcak su bile yoktu. Soğuk su kullandık. Ev dışında yemek yiyebileceğiniz bir yer de yoktu. Köyde bakkal gibi yerler vardı. Bazı ihtiyaçlarımı oralardan karşıladım. Ama her şeye rağmen güzel deneyimdi” diye konuştu.
OKULDA ELEKTRİK YOK
Ders verdiği köy okulunun sınıfında elektrik olmadığını söyleyen Yücetin, şöyle konuştu: “Okulda temel ihtiyaçları karşılamak için şartlar kötüydü. Mesela sınıfta ışık yoktu. Tuvalet vardı, su da koymuşlardı ama hijyen şartlardan çok uzaktı. 16-18 kişilik sınıfta 4-5 yaş grubundaki çocuklara İngilizce öğrettim. Sayılar, kelimeler, hayvan isimleri gibi. Bazen de matematik çalıştırdım. Başta biraz uzak durdular. Birkaç günün sonunda alıştılar. Bu beni çok mutlu etti. Aramızda bir sevgi bağı oluştu. Bana ‘didi’ yani abla diye sesleniyorlardı.” Çocukların en çok bulundukları ortamlarından etkilendiğini anlatan Başak Yücetin, “Çocuklar hijyenden çok uzak şartlar altında, bu kavramdan çok uzak bir ortamda yaşıyorlar. Giyim kuşamları da çok kötü ama sonuçta çocuklar. Onun için hepsi çok mutluydu ve gülümsemeleri yüzlerinden hiçbir zaman eksik olmuyordu. Bu beni çok etkiledi” dedi.
ELİMDEKİLERLE MUTLU OLMAYI ÖĞRENDİM
Bir psikoloji öğrencisi olarak 2 haftalık deneyim sonunda elindekilerle mutlu olmayı çok iyi öğrendiğini vurgulayan Yücetin, “Bu, benim adeta tüm hücrelerime işledi. Tabi en büyük kazanım, küçücük bile olsa çocuklara bir yardımım dokundu. Bundan dolayı mutluydum” diye konuştu.
BUGÜNE KADAR 28 ÜLKEYİ ZİYARET ETTİ
Bugüne kadar Avrupa, Afrika ve Asya kıtalarında 28 ülkeyi ziyaret eden, son olarak 1 ay önce ailesiyle Etiyopya’ya giden Başak Yücetin, “Orada da çocuklarla iletişim şansım oldu. Dans ettik, ip oyunları oynadık, şarkılar söyledik. Bundan sonra da yine çocuklar için gönüllük programlarına katılmaya devam edeceğim” dedi.
ORGAN NAKLİNE DİKKAT ÇEKMEK İÇİN 10 BİN KİLOMETRE YOK KAT ETMİŞTİ
Başak Yücetin, iki yıl önce de çocukluk arkadaşı Irmak Sancar ile organ nakil listesinde umut bekleyen 15 bin gence dikkat çekmek için 15 gün boyunca ellerinde pankart ve tişörtleriyle 4 ülkede 6 şehir dolaştıklarını, 10 bin kilometre yol kat ederek farkındalık yaratmak için de Amsterdam’da 3 bin metreden paraşütle atlayış yaptıklarını söyledi.