Dövizdeki dalgalanmayı değerlendiren İGİAD Başkanı Hakan Özdemir, “Bugünlerde hepimizin akla ve kalbe hitap eden güzel sözlere ihtiyacı var. Biz 1992 yılının ikinci çeyreğinde 1 Markın 3 liradan başlayıp, 1994’ün 5 Nisan’ında 24 liraya çıktığını gördük. Biz dövize hiçbir zaman dokunmayan bir firmayız. Dövize sadece yurt dışına gönderdiğimiz ürünlerden gelen bedelle dövize dokunuyoruz. Dövizle alışveriş yapmayız, dövizle satış yapmayız. Dövizle endeksler vardır, ödemesini biz TL olarak yaparız. Geçen yıl Kasım ayında dernek olarak organize ettiğimiz ‘Tecrübe Alıyoruz’ programında ünlü ekonomist Prof. Dr. Özgür Demirtaş anlatırken, açıkça olmasa da bu günleri özetlemişti. Öyle bir noktadayız ki sözler kifayetsiz kalıyor. Kriz var mı, yok mu? Sanayide çalışacak personel yok. Bakıyoruz firmaların elinde sipariş var, çarklar dönüyor. Malzeme bir liraydı, iki lira oldu gibi şikayetler var. Dolara endeksli yükselmedi. Üç gün önce gelen 755 liralık malzeme bugün bin 15 lira olmuş. Farklı noktalardan aynı ürünü KDV dahil olarak 650 liraya aldık. Bu durumu körükleyen arkadaşlarımız var. Burada bir söz kalmıyor, krizi biz kendimiz oluşturuyoruz. Ülkede, hükümette kriz varmış. Biz önce kendi işyerimizin başkanı, hükümeti olalım, kendi işimizi sağlam tutalım, gelebilecek dış etkenlere karşı öne biz kendi sermayemizi sağlam tutalım” dedi.
Başkan Özdemir, “Yatırımlarda hiçbir eksiltme göremiyorum. Yol, su, elektrik dediğimiz yatırımlar devam ediyor. Bizim köyde asfalt atılıyor. Madem kriz var neden atıyorlar? Çanakkale köprüsü devam ediyor, madem kriz var neden durmuyor? Holding sahipleri ile oturup konuştuğumuzda onlarda söyleyecek söz bulamıyor. Şu anda aslında İnegöl mobilyacısı için öyle bir fırsat doğdu ki, işini bilen kişi yurt dışına mal satacak, başka yolu yok bu işin. Alıcı için kâr oranı iki misline çıktı. Gidip pazar arayacak, net bir şekilde mal edip yurt dışına mal satacak. Biz İnegöl olarak Avrupa’nın Çin’i olabiliriz. Bizim arkadaşlarımız öyle değerli ürünler üretmeye başladı ki, satamayacağın pazar yoktur. Ama bir serzeniş olarak değerlendirelim, bizim mobilya üretimi oturma grupları, yatak odası, yemek odası, tv üniteleri gibi standart ürünlerle yüzdesi yüksek bir üretim şeklimiz var. Her evin içerisinde banyo dolabı var ama üreten yok. İnegöl’de bir dünya mağazamız var ama gidin bakın bir tanesinde otel konseptinde ürün yok. Küçük çocuklar için ahşap oyuncak üreten bildiğim kadarıyla bir tane var. Hepimiz koltuk üretiyoruz, hepimiz tv ünitesi üretiyoruz. O kadar bereketli ki bizim İnegölümüz, bu kadar mobilya üretiliyor ve satılıyor. Demek ki biz bir şeyler yapıyoruz. Yurt dışına satıyorsak zaten sıkıntı yok. O zaman kriz yok derim” dedi.