İTSO’da işçi-işveren sözleşmeleri masaya yatırıldı

İnegöl Ticaret ve Sanayi Odası (İTSO), iş hayatında tarafların birbirine karşı olan sorumluluklarının daha iyi anlaşılarak uygulanabilmesi için “İşçi-İşveren Sözleşmelerinden Kaynaklanan Yükümlülükler” konulu bir seminer düzenledi. İTSO Konferans Salonu’nda düzenlenen programa konuşmacı olarak katılan Av. Murat Tunç Bircan ve A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı Yücel Gündüz bilgilendirmelerde bulundu.

A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı Yücel Gündüz, “2018 yılında ülkenizdeki can alan iş kazalarında en yakınımızdaki Fransa’dan 2 kat daha fazla orandayız. Bunların sebeplerinin iyi analiz edilmesi gerekiyor. Büyümek ve gelişmek isteyen firmalar iş sağlığı ve güvenliğini temelde kurmazlarsa kötü sonuçlar alabilirler. İş sağlığı ve güvenliği 3 şeyi amaçlar; çalışanın korunması, işletmenin korunması ve üretimin korunması. Bu adımlarla işlerimizi yaparsak daha sağlıklı bir iş ortamı oluşturmuş oluruz. Yaptığım ziyaretlerde gördüğüm kadarıyla, kurumsallaşma yolunda adım atan firmalarda çalışanların sohbetleri dahi işle ilgili oluyor. Fakat iş sağlığı ve güvenliğinden uzak firmalarda işçiler arasında iş konuşulmuyor. Siz iş sağlığı ve güvenliğine ne kadar değer verirseniz işçilerin tutumları da o yönde oluyor. İş sağlığı ve güvenliği profesyonellerini doğru şekilde dinleyip onlarla çözüm üretirseniz firmanızın babadan oğula değil de 4 ve 5. nesillere geçmesine imkân sağlayabilirsiniz. İş kazalarının yüzde 88’i insan hatası, yüzde 10’u mekanik hatalar ve yüzde 2’si ise öngörülemeyen, önlenemeyen sebeplerle meydana gelmektedir. İş kazalarının yüzde 50’si kolaylıkla önlenebilecek kazalardır. Yüzde 48’i sistemli bir çalışma ile önlenebilecek türden kazalardır. Yangın söndürme sistemi çok pahalı diye tercih etmezler, peki ya yangın çıkarsa? Fabrikanızdan daha mı pahalı? Yıllarınızı, emeğinizi verdiğiniz fabrika bir yatırım yüzünden kaybolur. Kurumsal giderler bu sebepten ötürü çok önemlidir. Firmaların oluşabilecek sıkıntıları değerlendirerek bu gibi yatırımları yapmaları gerekmektedir” dedi.

2018’de günde 4 işçi hayatını kaybetti 
Gündüz, “Türkiye’de 2018 yılında günde 4 işçi hayatını kaybederken meydana gelen iş kazası ve meslek hastalıklarının toplam maliyeti 51,24 milyar TL olarak kaydedilmiştir. İş sağlığı ve güvenliği kültürü oluşturmamızda işvereninden meydancısına kadar hepsinin bu inanca sahip olması ve üzerine düşeni layığı ile yapması gerekmektedir. İşverenin gerekli tedbirleri alması, çalışanın da kurallara uyması ile herkes sağlıklı şekilde işine gelip sağlıklı şekilde işinden ayrılabilir. Gerekli tedbirler alınmaz ve iş kazaları meydana geldiğinde işçi yaralanabilir veya hayatını kaybedebilir, işini kaybedebilir, ekonomik sıkıntı yaşayabilir, yetersiz tedavi görebilir. İşveren açısından ise hastane ve tedavi masrafı, ölenlerin cenaze masrafları, yaralananların çalışmadan para almaları, hasar gören makinenin onarılması, iş veriminde düşme, diğer çalışanlar üzerindeki olumsuz etkiler, mahkeme süreci, cezalar ve tazminatlar gibi durumlar meydana gelir. Bu konuların gündeme gelmemesi için iş sağlığı ve güvenliğine önem verilmesi gerekmektedir” diye konuştu.
Uzman Gündüz, yüzde 100 işveren suçlu olaylarsa 24 yıla kadar hapis, 5 milyon TL’ye kadar para cezası bulunduğunu sözlerine ekledi.

Av. Murat Tunç Bircan ise, “Ücret olmadan iş sözleşmesinden bahsedemeyiz. Ücret ödeme borcunda her şeyden önce ücret, işçi tarafından yapılan bir işin karşılığı olarak belirlenmişse de zorlayıcı sebeple çalışamadığı günler, hafta tatili, bayram, tatil, yıllık ücretli izin gibi bazı hallerde işçi çalışmadan da ücrete hak kazanabilir. Ücretin ödendiğinin ispat yükü işverene aittir. Ancak; ücret alacağının varlığını ispat yükü işçiye aittir. Tanıkla ispat caiz olmadığından dolayı işlemin resmi şekilde gerçekleşmesi gerekmektedir. Sözle yapılan işçi sözleşmelerinde ise işçi ücret alacağının ispatı şahitle caizdir. Yüksek mahkeme kararında, işçiye ücretin elden veya banka kanalıyla ödenmesi durumunda, ücret hesabını gösteren imzalı ve işyerinin özel işaretlerini taşıyan ücret hesap pusulası verilmesi mecburidir. İşverence verilmesi gereken bu belgede işçinin imzasının alınmış olması ücretin ödendiği anlamına gelir. Banka aracılığıyla yapılan ödemeleri gösteren belgeler de ücretin ödendiğinin kabulü anlamına gelir. Gününde ödenmeyen ücretler için yasal faiz değil, mevduatta uygulanan en yüksek faiz uygulanır. Bu faiz oranı ücret niteliği taşıyan her türlü alacak hakkında söz konusudur. Tazminatlar için bu oran uygulanamaz, standart faiz uygulanır. Ücret ödenmediğinde işçi fesih yapabilir. İşçinin çalışmaktan kaçınma hakkı söz konusudur. 20 gün içinde mücbir neden dışında ücreti ödenmeyen işçi, iş görme borcunu yerine getirmekten kaçınabilir. Bu durumun grev gibi kabul edilmemesi gerekiyor” diye konuştu