Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, ABD’nin 3 terör örgütü yöneticisine ödül koymasına ilişkin, “Bir kere çok geç kalınmış bir eylem. Bunu yapsınlar olumlu karşılarız; prensipte, ama büyük fotoğraf içinde bu neye tekabül edecek. Bu YPG-PYD angajmanını perdelemek için yapılan bir şey ise zaten 3 gün sonra asıl gerçek ortaya çıkacaktır” dedi. Kalın, bu adımın Türkiye’nin Fırat’ın Doğusu politikasını değiştirmeyeceğini söyledi.
Kalın Habertürk TV’de ABD’nin 3 terörist başına ödül koyması konusuna ilişkin açıklamalarda bulundu. Kalın, şunları söyledi:
“Kimseyi kandıramazlar”
“Amerikan yönetiminin Obama’dan beri yürüttüğü bir politika var. DEAŞ’a karşı PYD-YPG destekleyelim. DEAŞ barbarlarına karşı YPG-PYD’lilerle medeniyet adına mücadele veriyoruz. Kurgu böyle yapılmıştı. Bunu meşrulaştırmak için ABD’nin önde gelen yayın kuruluşları New York Times, Washington Post ve diğerleri PKK terörünü estetize, romantize eden yayınlar yaptılar. Kürt kadınları DEAŞ barbarlarına mücadele ediyorlar diye. Yaptığımız görüşmelerden birinde General McMaster’e ‘nasıl bir ironi içindesiniz. En ileri kapitalist ülkesi bir Marksist-Leninist örgütü kendine müttefik edindi’ dedim. Gülmüştü. YPG’yi PYD’yi PKK’dan ayrı tutuyoruz diyorlar. Bununla hiç kimseyi kandıramazlar. Kendi raporlarında bugün bile dahi, CIA raporlarında da PYD’nin PKK olu olduğunu ifade ediyorlar. Cumhurbaşkanımız Obama, Trump’a her seferinde bunların ayrıştırılamayacağını, bunların organik bağının araçsal bir ilişki olmadığını defalarca anlattı. Örnekleri ile ortaya koyduk. Kimin kimden talimat aldığını anlattık. Bilmiyor değiller, eksik bilgiye söz konusu değil. Bir bakış açısı sorunu var. Bir politika tercihi yapıldı. Bunu da devam ettiriyorlar. DEAŞ Suriye’de yenildi dediler. Şimdi de ‘DEAŞ geri geliyor bizim YPG ile angajmanımızı devam ettirmeliyiz’ diyorlar.
Onların sınırında olsa tavırları ne olurdu?
ABD, PKK’yı 97 yılında terör örgütü ilan etti. O tarihten beri PKK ile mücadelede Türkiye’nin yanında olduklarını söylüyorlar. Dönem dönem somut eylemler, anlık istihbarat paylaşımı gibi şeyler olmuştur. Genel manada Türkiye’nin terörle mücadelesinde tatmin edici bir desteği görebilmiş değiliz. Bush, Obama, Clinton dönemlerinde görmedik. Tersi olsaydı. El-Kaide, DEAŞ gibi bir örgüt, ABD sınırında konuşlanmış olsa buna birileri silah verse onlar da oradan ABD’ye saldırsalar, bir düşünün, bunlar ayrı bir grup desek ABD’nin tavrı ne olurdu? Cumhurbaşkanımız da gündeme getirince Erdoğan niye sert tepki veriyor diyorlar. Sizin için taktik gibi görünen mesele bizim için ulusal bir tehdit.
Çok geç kalınmış bir eylem
Bir kere çok geç kalınmış bir eylem. Bunu yapsınlar olumlu karşılarız, prensipte, ama büyük fotoğraf içinde bu neye tekabül edecek. Bu YPG-PYD angajmanını perdelemek için yapılan bir şey ise zaten 3 gün sonra asıl gerçek ortaya çıkacaktır. Cumhurbaşkanımız ta Obama’ya teklif etmişti, Trump’a teklif etti. DEAŞ ile mücadeleyi biz yapabiliriz dedi. Bu yapılabilirdi. Türkiye Kürtlere karşı Suriye’de diyorlar. Kürtlere karşı değil, terör örgütüne arşı. O terör örgütü Suriye Kürtlerini de terörize ediyor. Bir tane muhalif Kürt grup kalmadı.Türkiye’ye sığındı, Avrupa’ya kaçanlar oldu. Hiçbiri Amerikanın sağladığı desteği alamıyor. Burada net koymak lazım. Suriye Kürtleri ile sorunumuz yok, terör örgütü ile var.
“Türkiye kimseden izin almaz”
(Fırat’ın Doğusu’na başlayan operasyonu önleme mi?) Bu da hesap içinde olabilir. Geçen hafta temaslarımız oldu, Kobani tarafından top atışları yapıldı. Karakolumuza taciz ateşleri yapıldı. Süleyman Şah etrafında hareketlilik oldu. Angajman uralları çerçevesinde talimatlar vardır, sınır güvenliğine verilen görünce vurun diye. O talimat yerine getiriliyor. Geçen hafta panik halinde Amerikalılar, Fransızlar bizi aramaya başladılar. Biz DEAŞ ile mücadele ediyoruz sizinkiler vuruyor dediler. Ben mevkidaşlarıma, ‘zekamıza hakaret gibi bir şey’ dedim. Deyrezor bir yerde Suruç bir yerde arada 200 kilometre var dedim. Hacin tarafında olup biten oradaki grupların beceriksizliğidir. Askeri başarısızlık var. Tutup siz bunu oraya bağlayamazsınız dedim. Harita önlerine de koyunca, kestiler. Biz sınırda tehdit varsa gerekli adımı atarız. Türkiye kimseden izin almaz.
“İhtiyatla karşılıyoruz”
Özetle ihtiyatla karşılıyoruz. Geç kalmış bir şeydir. Karayılan vesaire bunlar. Fırat’ın doğusu politikamızı değiştirmez. Münbiç yol haritası planlandığı şekilde uygulanacak. PYD-YPG unsurları Fırat’ın doğusuna geçecek. Orta devriyeler başladı. Beklentimiz; ABD’nin PKK’nın Suriye kolu olan PYD-YPG ile angajmanını tamamen bitirmesi. Pozisyonumuz aynı. Suriye’nin toprak bütünlüğü açısından da son derece önemli.
“Bizim önceliğimiz milli çıkarlarımız”
(İran’a yaptırımlar) Bizim önceliğimiz kendi milli çıkarlarımızdır. Biz ABD yaptırım uyguluyor diye kendi milli menfaatlerimizden vazgeçecek değiliz. Alınan son yaptırım kararlarının da siyasi olduğu açık. Raporlara göre İran, nükleer anlaşmaya uyuyor. Türkiye’nin 8 ülke içine konması iyidir. 6 ay içinde de tekrar konu gündeme gelir, değerlendiririz. Beklentimiz yeni sorunların çıkmaması yönünde.