Kendini evliya olarak tanıtıp müftüyü tehdit etmiş: Bak güzel müftücüm, bak güzel kardeşim

Çocuklarını şebekeden kurtarmak isteyen ailelerden biri, ‘dini bilgi‘ altında anlatılanlardan rahatsız olarak durumu müftüye bildiriyor. Bunun üzerine müftü de Rafet Efendi‘yle görüşerek anlattıklarını sorguluyor ve ona bazı uyarılar da bulunuyor.

‘CAMİ HOCASI DEĞİLİM’

Müftünün ‘Hacca gittiniz mi?’ şeklindeki sorusuna “Ben Miraç’a çıktım, ne haccı” diye cevap veren ve Yunus Emre’nin yolundan gittiğini söyleyen Rafet Efendi’ye müftü “Yunus Emre olsa sana bir ton dayak atar, açık söylüyorum haberin olsun, kabri açılsa bir ton dayak atar sana” diye cevap veriyor. Müftü “İslam’ın şartı kaç?” diye sorunca da “Bilmiyorum, ben cami hocası değilim, öyle soranları hocalara gönderiyorum” diye karşılık veriyor.

O diyalogdan bazı bölümler şöyle:

Müftü: Sizin bilginiz nedir? Arapça biliyor musunuz?
Rafet: Hayır, ben hiçbir şey bilmiyorum.
Müftü: Arapça bilmeden bu ilimlere vakıf olunur mu?
Rafet: İlk defa mı böyle bir şeyle karşılaşıyorsunuz?
Müftü: Senin cehaletine hayret ediyorum.

‘BAK MÜFTÜCÜM’

Rafet: Bak güzel müftücüm, bak güzel kardeşim. 16 yaşımdan beri ayetleri hayatıma koymuşum, hocalarım vasıtasıyla.
Müftü: Hocan kim?
Rafet: Hızır Aleyhisselam.
Müftü: Ya bırakın bu işleri Allah aşkına!
Rafet: Biz o gördüğün insanlardan değiliz, bak baltayı taşa çarpıyorsun, fazla ileri gidersen bizim intikamımızı sadece hazreti Allah alır, ben mazlumum!
Müftü: Yanlış yapıyorsun, hem kendini heba ediyorsun, hem başkasını!
Rafet: Yanlış yapmıyorum, perişan hayatları vardı, biz hayatlarına sevgi aşıladık.