Bursa’da Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey ile birlikte Çalı Mahallesi’nde iş insanı ve KOBİ temsilcileriyle bir araya gelen Kılıçdaroğlu gündemi değerlendirdi.
“Bir ekonomik krizle karşı karşıyayız”
Kılıçdaroğlu, “Ekonomik krizi yaşadığımızda ağustosta bir basın toplantısı yaptık. Kimseyi eleştirmeden bu krizden nasıl çıkarız diye 13 madde halinde çözümler önerdim. “Bu 13 madde yerine gelirse Türkiye bu krizi aşabilir” dedik. Hiçbir zaman bir siyasal parti, iktidarı eleştirmedik. CHP’ye yönelik eleştiri var. CHP eleştirir, hiç öneri getirmez diye. 13 maddeyi eleştirmeyi bırakın, eksik de bulmadılar. Ama dönüp bizi suçladılar. Bizim getirdiğimiz öneriler eleştirilmedi, doğrudan partinin kimliği eleştirildi. 13 maddede ne vardı. Devlette liyakat olması lazım. Devlette liyakati sağlayın. Bozuldu. Belediyelerde de liyakat olması lazım. Uzman kişilerin devlet yönetiminde, devleti , sorunları bilen, siyasi otoriteye çözüm üretendir liyakat sahibi. Uzakdoğu’da kriz çıktı, o krizin Türkiye’ye yansımalarını önce devlet bürokrasisi öneri getirir, siyasi otoriteye verir Devlette liyakat kalmadı. Devletin tasarruf yapması lazım dedik. Savurganlıktan kaçınması lazım. Sayıştay’ın denetlemesi lazım. Bakanlıkların yani sizlerin ödediği vergilerin denetlenmesi lazım. Bütün dünyada var. Bizde de olması lazım. Buna benzer 13 öneri getirdim. Hiçbirisi yapılmadı. Kriz derinleşiyor. Başta iktidar krizi, sonra kredi krizi, şimdi reel sektör kriziyle karşı karşıyayız. İşsizlik daha da artacak” ifadelerini kullandı
“Türkiye, ciddi bir stratejik dönüşüm yapmak zorundadır”
Kılıçdaroğlu, “Türkiye’nin ve çocuklarımızın geleceği için bu şart. Ciddi stratejik dönüşümden neyi kast ediyoruz? 4 ayaklı, iç içice geçen çemberleri kast ediyoruz. Türkiye demokrasiyi geliştirmek ve hukukun üstünlüğünü sağlamak zorundadır. İnsanın can ve mal güvenliği yoksa, yatırım yapmaz. Can ve mal güvenliği yoksa, geleceği öngöremez. Can ve mal güvenliği hukukun üstünlüğü, katılımcı demokrasilerin olmazsa olmazıdır. Yargıç bağımsızlığı, düşünceyi ifade özgürlüğü böyledir. İnsanları baskı altına alır, demokrasiyi kısıtlarsanız ülkeyi büyütemezsiniz. Dünyada örneği yok. İsveç’e Norveç, Amerika, Japonya’ya bakın tamamında demokrasi gelişmiştir. Bizim de demokrasimizin gelişmesi lazım. Üreten Türkiye, Türkiye’nin üretmesi lazım. Neyi nasıl üreteceğimizi bilmeliyiz. Bütün değerlerimizi harekete geçirmeliyiz. Canlı hayvanı Arjantin, samanı Romanya’dan getirip Türkiye’de tarımla uğraşmak akla mantığa ters. Fiilen yaşıyoruz. Biz bunu üretemez miyiz? Mercimek, nohut, pirinç üretemez miyiz? Bunların hiç birisini yapamaz mıyız? Buğday, arpa dahil bunları getiriyoruz. Bir yerde sorunumuz var” dedi.
“Üniversiteler bilgi üretmiyor”
Hayatın her alanında üretmemiz gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Üniversitenin bilgi üretmesi lazım. İran üniversitelerinin ürettiği bilgi sayısı Türk üniversitelerini geçti. Bir ülkede üniversiteler bilgi üretemezse katma değerli ürün üretemezsiniz. Ortada bilgi yok. Üniversitelerin bilgi üretmesi lazım. Üniversitede her türlü düşüncenin serbest olması lazım. Farklı düşündü diye hocaya ceza verirseniz bilgiyi nasıl üreteceksiniz? Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum geleneğinden geliyoruz. İlim Çin’de de olsa alınız âlimin ölümü âlemin ölümü gibi bir düşünceden geliyoruz. Bizim üniversitelerimiz bilgi üretemez hale geldi. Aksi halde barışı huzuru sağlayamazsınız. Güçlü sosyal devlete ihtiyacımız var. Güçlü sosyal devlet derken, devletin yaptığı sosyal yardımı bir lütuf olarak değil, bir hak olarak yapmasının altını özenle çiziyorum. Emekli niye maaşım düşük diyor. Sosyal devlette güçsüzü korumak gerekiyor. Kömür verip onu lütuf olarak görüyor. Devletin bunu değiştirmesi lazım. Sosyal devlet vatandaşına hizmet eden, güçsüzün yanında olan devlettir. İki dengesizlikle karşı karşıyayız. Gelir dağılımındaki dengesizlik, bölgesel dengesizlik. Eskiden Anadolu kaplanları vardı, şimdi kalmadı. Demokrasinizi geliştireceksiniz, ama sürekli ona ayak uyduracak veya aşacaksınız. Dünyada söz sahibi olmak için üreteceksiniz. Sosyal devlet olup gelir dağılımını eşit yapacaksınız. Dünyadaki bütün gelişmeleri yakalayacaksınız. Atatürk’ün hedef olarak çağdaş uygarlığı göstermesinin sebebi budur. Çağdaş uygarlığı aşmalı, üretimde de demokrasi, sosyal devlet ve sürekli kendini yenilemede de dünyaya örnek olmalıyız. Biz bunu belediyelerimizde olabildiğince yapmaya çalışıyoruz. Türkiye bu krizi aşmak istiyorsa, 4 ayaklı çemberleri hayata geçirmek zorundadır. Yerel seçimler demokrasi kültürünün gelişmesi açısından önemli. Aydın Belediye Başkanımız geniş alanı park mı yapalım, imara mı açalım diye referandum yaptı. Vatandaşın büyük kısmı park olsun dedi. Katılımcı demokrasiye bir örnektir. Vatandaş park istiyor. Şehirlerin meydanları yok. Gidin Avrupa’ya, Tokya’ya. Meydanları var. Halk meydanlarda enerjisini boşaltıyor. Meydan bırakmadılar. Her yeri imara açtılar. O yüzden Bozbey’in ve diğer arkadaşların sizin oylarınıza ihtiyacı var” şeklinde konuştu.