Tarih Vakfı Başkanı Mehmet Ö. Alkan, Nilüfer Belediyesi ve Tarih Vakfı işbirliği ile gerçekleştirilen “Seçim Tarihimizden Manzaralar; Mizah, Propaganda ve Şenlik” başlıklı söyleşiye katıldı. Nâzım Hikmet Kültürevi’nde gerçekleştirilen söyleşide Mehmet Ö. Alkan, Osmanlı döneminde 1840’lı yılların başında gerçekleştirilen Muhassıl Meclisi seçimlerinden günümüze kadar yaşanan süreci değerlendirdi. 31 Mart’ta gerçekleştirilen yerel seçimlerle ilgili de konuşan Mehmet Ö. Alkan, “İstanbul, Türkiye sağı için sembolik bir yerdir. Milli görüş dergilerinin üç tane değişmeyen teması vardır. İstanbul’un fethinin kutlanması, Ayasofya’nın camiye çevrilmesi ve bir diğeri de Suriye ile Filistin’dir. Türkiye sağı, özellikle İslamcı sağ, İstanbul’un fethine çok önem verir. Mesela Recep Tayyip Erdoğan 1994’te belediye başkanı olduktan sonra ilk yaptığı iş İstanbul’un fethi kutlamalarını başlatmak oldu. Türk sağı tarafından İstanbul Belediyesi’nin kazanılması, tarihte İstanbul’un ikinci fethi olarak düşünülür. İstanbul’un kaybedilmesi ya da kazanılması, milli görüş ideolojisinin çok hassas yumuşak karnı. O yüzden yaşadığımız bu dönem tesadüf değil” dedi.
“EN ZORLU SEÇİM 1919’DA YAPILDI”
Türkiye’de en zorlu seçimin 1919 yılında gerçekleştirilen seçimler olduğunu belirten Alkan, ülkenin dört bir tarafı düşman işgalindeyken bile Türk toplumunun demokratik yollarla mücadele sürdürme çabası içinde olduğunu söyledi. Alkan “Osmanlı coğrafyası işgal altındayken seçim yapılıyordu bu ülkede. Türkiye’nin en buhranlı yılı 1919 yılıdır. Ondan daha kötü bir yıl yoktur. Tarihin bittiği yıldır. Bir bakıyorsunuz insanlar parti kuruyor, dernekler kuruyor, ‘Seçim yapalım’ diyorlar. İşgal edilmişsin, bürokrasine, polisine el koymuşlar, padişahı sarayda esir etmişler. O dönemin yurtseverleri diyorlar ki, ‘Seçim yapalım, meclis açalım’ ve işgal altındaki bir ülkede seçim yapılıyor. Mesela İzmir’de seçim yapılamıyor, Adana’da seçim yapılamıyor ama İstanbul’daki Adanalılar bir araya gelip Adana mebusunu seçiyorlar. Hep temsile dayalı, demokrasiye dayalı meşru bir mücadele arayışı vardı. Bizde unutmayın darbeler parlamento kapattı. ‘Uçurumun eşiğindeyiz’ diye parlamento kapatan bir ülkeden söz ediyorum. Uçurumun eşiğinde olan bir ülke parlamento açmıştı halbuki” diye konuştu.