Brunson’un Türkiye’yi etnik olarak ayrıştırmada önemli rol oynayacak sinerjiyi oluşturmaya yönelik çalışmalar yaptığını iddia eden gizli tanıklar, daha önce Rahip Brunson’un kilisesinde görev yapmış Bedroz isimli bir papaz ve Norine Lyn Brunson ile karşılaştığı anları da anlattı.
“YENİ BİR OLUŞUMDAN BAHSEDİYORLARDI”
Didim’de Kürt asıllı Süryanice konuşan bir esnafın yönlendirmesi ve kendisine verdiği bir davetiyeyle olayı fark ettiğini anlatan Kılıç ve Kama, “Davetiyedeki adrese iki arkadaşım F.M.B ve M.B ile birlikte gittim. Bu yer Didim İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün 100 metre arkasında ‘Sanat Galerisi’ isimli bir yerdi. Burada bizi ‘Bedroz’ isimli, sonradan papaz olduğunu öğrendiğim kişi karşıladı. Bize çok iyi, güler yüzlü davrandı, hatta çıkışta kitap hediye edeceğini söyledi. Sonrasında bize gösterilen yere oturduk. Sonra ‘Bedroz’ isimli papaz kürsüye çıkarak bize konuşma yaptı. Konuşması hem benim hem de yanımda bulunan arkadaşlarımın dikkatini çekti. Sık sık konuşması içinde Didim Kilisesi ismi geçince rahatsızlık duydum. Yeni bir oluşumdan bahsediyorlardı, fakat bu organizasyonun ne olduğunu bize söylemediler. Bunun sebebi ben ve yanımdaki arkadaşlarımın buraya ilk defa gelmesi ve bize güvenmemelerinde kaynaklı diye düşünüyorum” dedi.
Galeride Papaz Bedroz’un yanı sıra Rahip Brunson’ın eşi Norine Lyn Brunson’ı da gördüğünü dile getiren tanıklar, galeride yapılan konuşmalar üzerinden farklı bir oluşum olduğunu, bu oluşumun her yerde farklı uygulamalar yaparak bulundukları yörenin nüfus yoğunluğu ve yapısına göre nabza göre şerbet vererek hareket ettiklerini öne sürdü.
“ALEVİLİĞİN BİR İSYAN HAREKETİ OLDUĞU SÖYLENİYORDU”
Galeride konuşmalar bittikten sonra Bedroz isimli papazın kendilerini Pazar günleri saat 11.00’de Didim Alevi Bektaşi Kültür Derneği ve Cem Evi’nde ayin yaptıklarını belirterek davet ettiğini belirten tanıklar, amaçlarının farklı olduğunu anlamaları üzerine davete katılmadıklarını söyleyerek şu ifadeleri kullandı:
“Bu şahısların bulundukları yerde nüfus kitlesine göre hareket ettiğini, Didim’de hedef kitlelerinin Süryaniler, Kürt görünümlü Ermeniler, Aleviler, dar gelirli Kürt vatandaşlar olduğunu gördüm. Didim Türkiye’de kurtarılmış bir bölge olarak yabancılar tarafından adledilir. Ayrıca şu an ismini hatırlayamadığım bir profesör de ‘Gezi Olayları’ sırasında Alevilik üzerine 11 seans konferans vermişti ve burada üstü kapalı olarak Aleviliğin bir isyan hareketi olduğundan bahsederek, sanki gezi olaylarına psikolojik temel oluşturuyordu. Bu konferanslar Avrupalıların finanse ettiği bir Alevi Enstitüsü tarafından gerçekleştirilmişti. Bir vatandaş olarak sanat galerisinde gördüğüm manzara ve faaliyetler daha çok Türkiye’deki etnik yapının ayrıştırılması konusunda paralellik arz ediyordu.”