Sigara içene kapı önü de yasak olacak!

“Fiyatlarında sorun olduğunu düşündüğümüz 41 ilaca (göz damlası, çocuk antibiyotikleri, sindirim sistemi ilaçları gibi) geçen cuma günü bir fiyat düzenlemesi yaptık. Bu düzenleme yıllık genel fiyat düzenlemesinden ayrı yapıldı. İlaçların bulunamadığı yönündeki haberlerden sonra baktık ki geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 13 oranında üreticiden depoya, yüzde 16 oranında depodan eczaneye ilaç sevkıyatında artış var. Yani ilaç fazlasıyla var, ancak elde tutuyorlar. İlaç Takip Sistemi (İTS) üzerinden tedarik zincirini kontrol ediyoruz. Üreticiden depoya, depodan eczacıya her şeyi görüyoruz. Tüm ülkede 900 personel ile denetime çıktık. Son bir haftada 12 ilde 23 depo denetledik. İlaç saklayan mutlaka ceza alacak. Yaşadığımız bu süreç yerli üretime verdiğimiz önemin ne derece haklı olduğunun bir göstergesi. Yerli hammadde için de üretime yoğun destek vermemiz gerekiyor.

YERLİ AŞI AĞUSTOSTA

İlk yerli aşımız (difteri-tetanos) ağustosta çıkıyor. İlaçta yüzde 54, malzemede yüzde 82, cihazda yüzde 84, aşıda yüzde yüze yakın dışa bağımlıyız. Buna ‘dur’ demeliyiz. Geçen yıl ruhsat verilen kutu bazında ilaçların yüzde 82’si yerliydi. Bizim Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) gibi bir yapımız var. Burayı ilacın teknoloji transferi ve AR-GE’sini aktif destekleyen, fonlayan bir yapı olarak kullanmak istiyoruz. Bununla ilgili bir bütçe oluşturduk. Örneğin bir üniversitenin aşı çalışması var. Alım garantisi vererek ortaklık yapısı bile oluşturabiliriz.

YERLİ SMA İLACI GELİYOR

SMA ilacı şu anda dünyada tek tedavi seçeneği. Üstelik piyasaya da yeni çıktı. Ama sanki yıllardır varmış da ödenmiyormuş gibi bir izlenim yaratıldı. Oysa Tip 2 ve 3 için klinik çalışmalar daha Nisan 2018’de sonuçlandı. Bundan sonraki süreçte ilaç sıkıntısı yaşamamak için biz de hızlı ruhsat verme yetkisini kullanmaya karar verdik. Cumhurbaşkanımız kararnameyi imzaladı. Üç yerli firma ile görüştük, hazırlıklarını yapıyorlar. Bize başvuruda bulundukları an üretime başlamalarına izin vereceğiz. Sadece tedavi değil, koruyucu önlem olarak SMA’nın yerli tanı kitini geliştiriyoruz. Evlilik öncesi herkesi ücretsiz olarak tarayacağız. Artık SMA riskini doğumdan önce tespit edeceğiz.”

SİGARA İÇENLER KAPALI ALANA

“Türkiye’de tütünle mücadele sürecinde denetimler sıkı yapılırken kullanım oranı aşağı düştü, denetimler biraz gevşediğinde ise oran yine yüzde 32’lere çıktı” diyen Bakan Koca, şöyle konuştu:

“Erkeklerde yüzde 41’den 44’e, kadınlarda yüzde 13’ten 19’lara yükseldi. Endüstri ‘Ben bu tüketimi nasıl arttırırım’ diye bakıyor. Sigara denetimleri artınca, nargile kültürü oluşturmaya çalışıyorlar. ‘Elektronik sigara zararsızdır’ diyorlar, oysa durum tam aksi. ‘Kadınlara özel’ diyerek sigara pazarlıyorlar. Gençler uzun süreli müşteri olma potansiyeli ile kadınlar ise anne olarak rol model olacağı düşüncesi ile tütün endüstrisinin hedefindeler. Endüstri ile mücadele etmezseniz sonuç alamazsınız. Bugüne kadar genellikle sigaranın zararlarından bahsettik. Bu önemli ama sigaranın tiksindirici algısını da mutlaka oluşturmamız gerekiyor.

NARGİLE DE AYNI

Biz uygulamada açık-kapalı alan tarifleriyle yol aldık. Cezbedici olmasın diyoruz ama restoranların, kafelerin en güzel yerleri sigara içenlere ayrılıyor. Televizyonlarda buzladığımız görüntüleri çocuklara göstermeyelim diyoruz ama restoranda, sokakta sergiliyoruz. Yurtdışında bu kadar açık alanda içilmiyor. Biz diyoruz ki açık alanlarda değil görünmeyen, izin verdiğimiz kapalı bölümlerde içilmesine izin verelim. Restoranlarda, kafelerde sigara içmeyen yüzde 70’i arka tarafta küçük bir yere alıyorsunuz, sigara içen yüzde 30’luk kesime en güzel yeri ayırıyorsunuz. Bundan sonra buralarda kapalı bölümler olacak. Bu da mekânın yüzde 30’unu geçmeyecek. Bir kapıdan direkt girilemeyecek, bir geçiş bölgesi olacak. Havalandırması çok güçlü olacak. Dumanı bölümden dışarı sızmayacak, ruhsatlandırması da özel olacak. Nargile için de aynı şey yapılacak. Açık alanda asla içilmeyecek. Denetim yapan kişileri açığa çıkaran WhatsApp grupları olduğunu duyuyoruz. Denetim ekipleri geldiğinde birbirlerini uyarıyorlar. Bunun için çapraz denetimleri sıklaştırıyoruz.”

HER GEBEYE BİR EBE

BAKAN Koca, “Sezaryen oranı yüzde 53’lere çıktı” dedi ve şunları söyledi: “Özel sağlık kuruluşlarında yüzde 71’i buldu. Bazı özel hastanelerde normal doğum yaptırılmadığını biliyoruz. Sezaryen anne ve bebeğin sağlığının gerektirdiği durumlarda başvurulabilecek cerrahi bir işlem. Normal doğumun faydalarını, sezaryenin sıkıntılarını biliyoruz. Yeni dönemde normal doğumu teşvik etmek, sezaryenleri azaltmak üzere ebelik mesleğini gebelik ve doğum sürecinin merkezine yerleştirmek istiyoruz. Gebelik sürecinde ebeler aktif rol almalı. Her gebenin bir ebesi olsun istiyoruz. Ebe sayımız yeterli değil. Kontenjanı arttırmak için YÖK ile görüşüyoruz. Hatta ebe ve uzman ebe olmalı ki doğumlarımız hekimlerimiz ve ebelerimizin nezaretinde yapılsın.”

‘BAHAR PROJESİ’ BAŞLIYOR

Bağımlılıkta tedavi sonrası sosyal uyumu sağlamadığınızda başarı oranınız düşüyor ve tekrar tedaviye dönmeniz gerekiyor. Artık kişileri tedavi olur olmaz bırakmayacağız. 3 – 6 ay arasında değişen bir rehabilitasyon dönemi olmalı. Bu dönemde bağımlıların yer yer medikal tedavisi devam ederken birlikte yaşama, meslek edindirme gibi bir dönemi geçirmesini istiyoruz. Bunu ‘BAHAR’ projesi olarak adlandırdık. İlk örneğini İstanbul’da Erenköy’de 17 yataklı olarak planladık. Şimdi Tuzla’da 47 yataklı ikinci rehabilitasyon merkezini de açacağız. Üç ilde 40’ar yataklı üç hastane daha planlıyoruz.