İstanbul Kadıköy’de bir sitede meydana gelen olayda, hayırsever iş adamı A.Ç.B., babasının cenazesinden dolayı taziyeye gelen misafirin aracının park etme mevzusundan dolayı site görevlisi A.Y. ile tartışmaya başladı. Tartışmanın kısa sürede kavgaya dönüşmesiyle A.Y., iş adamı A.Ç.B.’yi bıçaklayarak öldürdü. A.Y. çıkarıldığı nöbetçi mahkemece tutuklandı ve 18 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Olayda hayatını kaybeden iş adamının ailesi, kapıcı A.Y., site yönetimi ve kat malikleri hakkında İstanbul Anadolu 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde tazminat davası açtı. Davacı aile; A.Ç.B.’nin iş adamı kimliği ile bilinen, herkesçe tanınan, gelir seviyesi yüksek bir insan olduğunu belirtti. A.Ç.B.’nin hayatta olduğu dönemdeki gibi, hem hayat standartlarının korunması, hem de tüm masraflarının karşılanması gerektiğini dile getirdi. Davalılardan A.Y., olayın ağır tahrik altında gerçekleştiğini öne sürdü. Diğer davalılar site sakinleri ise kapıcı A.Y.’nin gerekli itina gösterilerek gerekli vasıfları taşıdığının tespiti üzerine işe alındığını belirterek suçlamaları reddetti. Mahkeme site sakinleri açısından davayı reddetti.
Davacı ailenin temyiz müracaatı üzerine devreye giren Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, emsal nitelikte bir karara imza attı. Kararda; adam çalıştıranın görülecek işe uygun fikri, mesleki bilgi ve yeteneklere sahip bir kişi seçmekle yükümlü olduğu hatırlatıldı. Kararda şu ifadelere yer verildi: “Seçeceği yardımcı kişinin göreceği iş için vasıflı, yeterli eğitim görmüş, yeni bilgi, yöntem ve tekniği, özümsemiş ve izlemiş olmasını arayacaktır. Davalının bu en basit tedbirlere başvurmaması objektif özen görevini açıkça kötüye kullandığını kanıtlayan deliller olarak görülmelidir. Davalı, adam çalıştıran sıfatıyla sorumluluktan kurtulabilmesi için, gerekli özeni göstermiş olması halinde de zararın gerçekleşeceğini ispat etmesi icap etmesi gerekecektir. Somut olayda; olayın davalıların kat malikleri olduğu sitede, kat maliklerinin talimatları doğrultusunda hareket eden site görevlisinin, yaptığı iş ile ilgili eylemi nedeniyle dava konusu olayın meydana geldiği ortadadır. Kat maliklerinin, davalı A.Y.’nin işlediği fiil nedeniyle Borçlar Kanunu hükmü gereğince sorumlu tutulmaları gerektiği anlaşıldığından yazılı gerekçe ile iş bu davalılar açısından davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Kararın bozulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.”